Liderlik çok kolay değildir..
Öyle her önüne gelen lider olamaz..
Lider olmak, yalnızca kitleleri peşinden sürüklemek de değildir.. Lider olmak yüksek tondan konuşup çevredekileri susturmak, yıldırmak, korkutmak hiç değildir.. Koruma ordusuyla gezip, sağa sola tehditler savurarak liderlik hiç mümkün değildir..
Liderlik kolay değildir..

****************

Birilerini Atatürk'le kıyaslama durumuyla karşı karşıyayız..
Kim olduğu malum..
Neymiş efendim, Atatürk Samsun'dan yola çıkarak "Kurtuluş Savaşı'nı" başlatmış, birileri de Samsun'dan yola çıkarak bir nevi ikinci kurtuluş savaşını vermeye hazırlanıyormuş..
Peh..!
Bazı yalaka ve yandaş kalemler de bu ikinci Samsun çıkarmasını yere göğe sığdırmıyorlar..
Hatta bazıları "İngiliz vizesi olmadan Samsun'a çıktı" deyip, Tayyip Erdoğan'ın "büyük lider"(!) olduğu vurgusunu yapmaktan, Atatürk'ün Samsun'a çıkmak için İngiliz vizesine muhtaç olma ezikliği izlenimi yaratmaktan geri durmuyor..
Ben bu yandaş ve yalaka arkadaşların zekalarından şüphe ediyorum.
Amaçları Atatürk karşısında Erdoğan'ı yüceltmek ama ingiliz ve/veya başka bir emperyalist gücün vizesine ihtiyaç duymadan Samsun'a çıkabilmeyi Atatürk'e borçlu olduğumuz gerçeğini nerelerine sokarlar bilmem..
Bizi zamanında o vizeye muhtaç edenin de, her fırsatta ilahlaştırdıkları zavallı Osmanlı'nın bir marifeti olduğunu hatırlatmak lazım arasıra...

Vize sorununu da bir tarafa bırakalım..
Kıyas yapmak için karşılaştırma yapmak gerek..
E yapalım..

Atatürk Samsun'a çıkıyor..
Yalnızca asker.. Tuğgeneral..
Yanında ne bir koruma ordusu, ne bir medya ordusu, ne dokunulmazlık zırhı, ne kamyon dolusu para, ne halk desteği, ne padişah desteği ne başka birşey...
Arkasındaki tek güç, cesareti ve kararlılığı..
Hatta 1,5 ay sonra elinde kitleleri harekete geçirmek için kullanabileceği tek vasfı olan komutanlıktan (askerlikten) istifa etmesi de, güvendiği en büyük gücün kendisi olduğunu gösteriyor..

Erdoğan Samsun'a çıkıyor..
Hem BOP eşbaşkanı, hem başbakan, hem cumhurbaşkanı adayı...
Yüzlerce koruma polisi, peşinde yalaka basın ordusu, dokunulmazlık zırhı, bir türlü sıfırlanamayacak kadar çok para, hizmeti lütuf sanan ve çıkarı uğruna her kalıba giren % 40'lık halk desteği..
Hepsi elinde mevcut..
Ama en büyük güvencesi ise bu milletin aymazlığı ve uyuşukluğu...
Anayasayı ihlal ediyor, istifa etmiyor..
Neden?
Korkuyor çünkü..
Birincisi, dokunulmazlık zırhının elinden alınması halinde yargılanmaktan korkuyor..
Seçilemezse başbakanlık makamından olmaktan korkuyor..
Sonra da emir verilerek Anadolu'da görevini sonlandırması istenen ama kafasında taşıdığı "kurtuluş projesini" hayata geçirmek adına her türlü tehlikeyi (tutuklanma ve hapsedilme) göze alarak, elindeki tek yetkisi olan komutanlıktan istifa etmekte tereddüt dahi etmeyen Atatürk'le kıyaslanıyor...

Liderlik zor zanaat..
Öyle her önüne gelen lider olamaz..
Liderlik, inandığı davanın yoluna kelleni koyabilmektir..
Kefenle yola çıktığını söyleyip zırhla gezmek korkaklıktır..
Zırhla yola çıkıp çarıkla savaşandır lider..
Korkak adamdan lider olmaz..

Liderlik ruh meselesidir..
Ölünce bile yitip gitmez..
Dünya durdukça yol göstermeye, kitleleri aydınlatmaya ve yaşamaya devam eder..