Biliyorsunuz 16 Nisanda referandum var; ve yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi halkoylamasına sunulacak. Bu nedenle 18 Şubat cumartesi günü seçmen listeleri muhtarlıklarda askıya çıkacak ve 26 şubatta askıdan inecek; bu nedenle askı süresince; seçmen kayıtlarının kontrolü için hafta sonu Nüfus Müdürlükleri, İlçe Seçim Kurulu ve Muhtarlıklar hizmet verecek.
Anayasanın 18 Maddesi değiştirilerek; TBMM de kabul olundu ve 16 Nisan’da Halkoylamasına sunulacak. Cumhurbaşkanı Devletin ve yürütmenin başı olarak tanımlanıyor. Dolasıyla Cumhurbaşkanı hem yürütmenin, hem yasamanın; hem de yargı oluyor. Çünkü Cumhurbaşkanı (Başkanlık Sistemi ) Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinin 12 sini atıyor. Hakimler ve savcılar Kurulu’nun (Hakim ve Savcıları atayan Kurul) yine 7 üyesini Cumhurbaşkanı; diğer beş üyesini de TBMM atıyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı yürütmeye, yasamaya, yargı erkini kendine bağlıyor. (Çünkü Meclis’i de fes etme yetkisi var.) Yaklaşık 25 Bakanı kendi atayacak, veya görevden alabilecek, bakan yardımcılarını, müsteşarları, genel müdürleri ve yardımcılarını, Vali’leri, Kaymakamları, Emniyet Müdürlerini atayacak Cumhurbaşkanı aynı zamanda yürütmenin başı olduğundan Kararname çıkarabilecek; olağan üstü hal ilan edebilecek; dolasıyla TBMM sine çok ihtiyacı olmayacaktır. Cumhurbaşkanı çok önemli bir suç işlese 600 sandalyeli Meclis’te 301 milletvekilinin imzasıyla yargılanması için önerge verebilecek; Meclis 360 Milletvekilinin gizli oyuyla soruşturma komisyonu kurabilecek. Soruşturma komisyonu yüce Divan’da yargılanma kararı verirse; Cumhurbaşkanı (Başkan ) ancak 400 milletvekilinin gizli oyuyla yargılanabilecek. Başkan ve Yardımcıları ile Bakanları yolsuzluk yapsalar; yetim hakkı yeseler, devlet malına el uzatsalar 400 milletvekili izin vermezse yargılanamayacak. Seçtiğin milletvekilinin hiçbir önemi kalmayacak; çünkü Cumhurbaşkanı Meclis’i bir anda fes edebilecek.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanı’nın sözünden çıkamayacak. Başkan hak, hukuk tanımaz, zorba biri ise senin hakkını, hukukunu, can ve mal güvenliğin kalmayacak. Beş yılda bir sandığa gidip; bir Cumhurbaşkanı (Başkan ) birde onun partisinin çoğunlukta olduğu meclisi seçeceksin; bir sonraki seçime kadar; kimse sana bir şey sormayacak, seçtiğin milletvekili de yürütme üzerinde etkisi olmadığından; senin hakkını koruyamayacak. Bakanları Meclis denetleyemeyecek; Bakanlar sadece Başkan’a karşı sorumlu olacak; milletvekilliği bölgesinin sorunlarını; bakanlığa iletme gücü olmayacak; Cumhurbaşkanı aynı zamanda parti Genel Başkanı; veya partili olacağı için camiye, kışlaya, adliyeye siyaset karışacak; çünkü herşey Cumhurbaşkanı’nın Partisine göre şekillenecek; devlet parti devleti durumuna düşecektir. Cumhurbaşkanı senin partinden değilse; devlet kapısında yerin olmayacak; Cumhurbaşkanı isterse Devlet kurumlarını bölgelere ayırarak ülkede ayrıcılığa neden olabilecektir.
Sistem tek adamlığa göre kurulduğundan; kimsenin aklına ihtiyaç duymayacağı için; Devlet ve insan hayatında danışma, ortak akıl, uzlaşma gibi yöntemler olmayacak, toplumsal kutuplaşma; ve teröre zemin hazırlama gibi fevkalade kötü gelişmeleri doğuracaktır. Tek kişi karar vereceği için kimse yatırım yapmaya cesaret edemeyecek, ekonomi tek kişinin görüşüne göre yönlenecek; kriz, işsizlik, iflas ve yoksulluk artacaktır. Asgari ücreti, maaşları, fiyatları, ihçi memur alımlarını, dernek, sendika kurulmasını veya kapatılmasını; her şeyi tek adam belirleyecektir. Sistem Fransa, Almanya, İsviçre, ABD, Japonya gibi değil, Mısır Suriye, Libya, İran, Kuzey Kore, Uganda gibi bir ülkede yaşar duruma düşeceğiz. Her şey bir kişinin elinde olacağı için krallığa benzer bir konum oluşacak, demokrasi kalmayacaktır.