Örgütlü olan her şey. Ama her şey ömürlüdür ve mutlaka kokar, çarpılır/bozulur, özünü yitirir, amacından sapar/çıkar.

 

Evlilik, Cemaat, Parti gibi, gibi. Türlü bahanelerle, yalanlarla, teslimiyetle sürdürürüz bağımızı. O yalanımıza, en iyi kanan da, yine kendimiz oluruz.

 

Bir benzerimiz, bir halt işlediğinde; “benzerimiz olmadığını, aslında diğerlerinden olduğu” yalanını atar ve o yalana, sımsıkı sarılırız. Meslektaşlarımızda, hemşehrilerimizde, dindaşlarımızda, ırkdaşlarımızda, mezhepdaşlarımızda, hemcinslerimizde, ....hep böyledir! “Polis dediğin öyle olmaz!, erkek dediğin öyle demez!, müslüman değil ki!, o mu devrimci!?, kim demiş gönüldaş diye?, hadi canım ne solcusu/sağcısı ya?!, kiiimm o mu falan partiden?!, o bu mesleğin yüz karası!

 

Hasıl-ı kelâm: Durduğumuz yeri, aidiyetimizi, fikrimizi, mensubiyetimizi, inancımızı, bakış açımızı, itikatımızı sor gu la ma yız ! Sorgulatmayız!

 

Sorgulamak demek: yüzleşmek, yanılmak, yenilmek, gerçeğin acı yüzü demek! Değişmek-değişim çok kötü ve riskli! değil mi? Evet bunlar ihtimal! Ama başka ihtimaller de var: Kendimizi düzeltmek, daha iyi insan olmak, daha doğru yerde/tarafta olmak, güzele vesile olmak gibi.

 

Kendi kardeşlerini siyasî geleceği için öldürenle yüzleşme, onbinleri kesip-kesip kuyulara atanlarla yüzleşme, Osmanlıyı yıkanlarla yüzleşme, işgale direnmeyenlerle yüzleşme, şeriat isteyenlerle yüzleşme, ermenistan, kürdistan, lazistan, zazaistan kurmak isteyenlerle yüzleşme, oldu mu?

 

Topyekün hristiyan olalım diyenlerle, sadece sünni islam ve onun hanefî  yorumunu kabul ederim, diğer ihtimalleri dinden bile saymam diyenlerle yüzleşme,  oldu mu!

 

Otel dolusu, köy dolusu, otobüs dolusu, şehir dolusu, birlik/tabur dolusu, maden ocağı dolusu, asansör dolusu, apartman-ev dolusu   insanlar katledilsin! Yakılarak, boğularak, parçalanarak, bombalanarak, kurşunlanarak, bıçaklanarak öldürülsün! Sen sus! Hiç olmamış gibi davran.

 

Ya da:

Bizden değil ki!

Müslüman olamaz!

Ben onlardan değilim ki!

Onların mezhebi farklı!

Onlar falancalardan!

 

Ya da:

Hafiften/ mahçupça/zımnî destek ver: “Elbette kabullenmek mümkün değil ama, diğerleri de şöyle yapmıştı!, böyle yapmıştı!, ama şunu şunu demişlerdi”, de.

 

Diyorsun zaten!

 

Hiç mensubiyetini, inancını-inançsızlığını, tarafını/tarafsızlığını, tercihini, kararını, partini-cemaatını, alâkanı/alâkasızlığını sorgulamak aklına gelmiyor mu?

 

Ömür boyu, (Allah’ın rahmetine kavuşana dek)  “böyle” mi kalacaksın?!