Türkiye'de hukuk fakültelerinin sayısı 80'i geçti. YÖK öğrenci sayısını kontrol altında tutmak için ve eğitim kalitesini yukarda tutmak için baraj sistemini getirmişti.
Türkiye Barolar Birliği'nin verilerine göre 2010 yılında 70 bin olan avukat sayısı, 5 yılda yüzde 35 artarak 95 bine dayandı. 
Peki bir ülke gelecek planlaması yapıp bu faktörleri önceden görebilir miydi? Örneğin 10 yıl sonra diğer meslek gruplarında durum ne olacak ne kadar farkındayız. 
Barolar Birliği'nin çalışması avukatlık mesleğine ilişkin çarpıcı veriler ortaya koydu. Buna göre, Türkiye'de avukat başına 841 kişi düşüyor. İstanbul 35 bin avukat sayısı ile listenin başını çekerken, avukat başına 411 kişi düşüyor. Bu rakam, 13 bin 230 avukatın bulunduğu Başkent'te 398'e kadar iniyor. Baroya kayıtlı 7 bin 43 avukatın bulunduğu İzmir'de ise avukat başına 592 kişi düşüyor. 41 avukatla listenin sonunda yer alan 86 bin nüfuslu Tunceli'de ise avukat başına 2 bin 99 kişi düşüyor. Böyle bir ortamda meslek ile ilgili kaygılar her meslektaş açısından artmaktadır. Bu sarmal yargının üç sac ayağından biri olan savunmayı her açıdan sıkıntıya sokmaktadır.
Türkiye Barolar Birliği tarafından açıklanan avukat sayılarına göre, Türkiye'de 2016 yılı sonu itibarıyla barolara kayıtlı avukat sayısı 100.461 oldu. Bu sayının 57.985'inin erkek, 42.476'sının kadın olduğu görüldü.
2015 yılı sonunda 93.573 olan Türkiye'deki avukat sayısı, yaklaşık yüzde 10'luk artış göstererek 100 Bin sayısını da aşmış oldu.2016 sonu itibarıyla en çok üyesi olan baro 37.985 avukatın kayıtlı olduğu İstanbul Barosu'nu, 14.229 üyeyle Ankara Barosu, 7.527 üyeyle İzmir Barosu, 3.594 üyeyle Antalya Barosu ve 2.890 üyeyle Bursa Barosu takip etti. 
Bir çok öğrenci ve aile için üniversite yerleştirmelerinde ilk sıralarda yer alan hukuk fakülteleri artık gözde bölüm olmaktan uzaklaşmaya başlamış durumda. Ülkemiz de ki adil olmayan yargı düzeni içerisinde bu kadar çok avukatın olup bu denli hukuksuzluğun yaşandığı başka bir ülke var mıdır? Bir çok meslek grubu bu durumundan muzdarip tıp fakülteleri, mühendislik fakülteleri bu durumundan çok da farklı bir pozisyonda değil. Bu bölümlere rağbet arttıkça bu bölümlerde yetişen kalifiye personel sayısı azalmakta. Özellikle hukuk fakültelerindeki yığılma önlenemez ise yakında avukatlık bürolarının camlarında “boşanma davasında şık kampanya” yazılarına bile şahit olabiliriz gibi görünüyor.