Her vatandaş filesini eline alsın ve aşağıdaki günlerde pazara çıksın pahalılık var mı yok

mu? O zaman anyayı Konyayı görür. Her geçen gün diğer günleri aratıyor vesselam.

İlimizin Çarşamba ve Cumartesi günleri ailelerimizin yağ, yumurta, süt, yoğurt, sebze ve meyve ihtiyaçlarının alınması için bugünlerde kurulan pazara gidilir. Ben de bu pazara piyasayı tetkik ve alışverişleri bilhassa gözümle göreyim diye ilk önce Çarşamba Pazarına gittim. Biliyorsunuz ki bu pazarda aynı zamanda hazır giyim ve giyim eşyaları, ayakkabı vs. satan esnaflarımızın da ufak dükkânları vardır. Sayın Başkanımız gerek ulusal basında ve gerekse mahalli televizyonlarda ekonomimizin günlük güneşlik olduğunu ve iyiye gittiğini söyleyip, beyanatlar veriyor. Hâlbuki benim gördüğüm kadarıyla siftah yapmayan esnafla birlikte kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Emeklisi, memuru eskiden simitle karnını doyururken, şimdi ise 1,50 kuruşluk simit yerine BİR 25 vererek ekmek alıyor. Un fiyatlarının pahalanacağını hepimiz biliyoruz. İnşallah ekmek fiyatları artmaz veya gramajı azalmazda vatandaş hayatını şükürle müdürle geçirir. Ordumuzda protesto edilen senet ve karşılıksız çek miktarı önceki yıllara göre zannederim %60 ile %70 arasında artış gösteriyor. Son zamanlarda kapanan şirkette işyeri açısından da sayılar çok yüksek. . Bu dönemde de büyüme hızı yavaşladı, enflasyon ise beklenenin üzerinde gerçekleşti. Her şeyden önemlisi vatandaşın gelecekteki kazancını kullandığı, tüketici kredileri ile borçlanması, piyasalardaki nakit sıkıntısını had safhaya ulaştırmasına neden oldu. Ekonomide yapısal alanda alınması gereken tedbirlerin alınmamış olmasından dolayı bütün bu saydığım ekonomik olumsuzluklar 2020 yılına taşındı. Piyasadaki durgunluk, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaşam savaşında zor günler yaşamasına neden oldu. Eskiden Ordumuzda önemli ticaret merkezlerinde veya semtlerinde boş işyeri bulmak zorken, bugün nereye giderseniz gidin boş işyeri bulmanız mümkün ve dükkanın camlarında kiralık yazıları sık sık göze çarpıyor. Yaşanan sıkıntıların uygulanmakta olan maliye ve para politikaları ile aşılamayacağı bir gerçek. Kur ve faiz üzerine uygulanan tartışmaları bir tarafa bırakıp, üretimi engelleyen POLİTİKALAR yerine, mikro ekonomik politikalara geçilmeli. Esnafın ve iş sahiplerinin yaşam mücadelesinde onların yanında olması gerekir. Ayrıca yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarına hız verilerek, yeni iş alanları yaratılmalı, yeni istihdam kapıları açılmalıdır. Bence mesleki eğitime önem verilmeli, iş gücünün niteliği arttırılmalıdır.   Türk Lirası hep değerlenecekse bunun yaratacağı olumsuzları giderecek politikalar uygulanmalıdır. Aksi takdirde karşı karşıya kaldığımız bu GRİ TABLO pembe değil, kara kara tabloya dönüşecektir. (devamı yarın)