Bu yazının başlığı "Le Beirut" adlı bir şarkının sözlerine ait.

Rodrigo'nun gitar konçertosunun Arapça uyarlamasından oluşan şarkı "Ey Beyrut" diye başlıyor. Şarkıyı Feyruz adlı Lübnan'lı bir sanatçı okuyor. Düşünüyorum da zamanın ruhuna ne kadar uygun.

Yıllar önce Beyrut için doğunun Paris'i derdik. Oradaki sosyal yaşama ve güzelliklere hayranlık duyardık.

Hafta içinde Beyrut'ta limanda meydana gelen patlama ortalığı savaş alanına çevirdi. Beyrut ağlıyordu. Atom bombası andıran görüntüler, onlarca ölü, yüzlerce yaralı içimizi acıttı.

"Şimdi her taraf ateş ve duman oldu..." sözlerini yaşadık.

Günlerdir ormanlarımız yanıyordu. Geçen hafta İzmir'in Menderes, Antalya'nın Serik, Çanakkale'nin Ayvacık ilçeleri ve Sinop başta olmak üzere 20 yerde birden orman yangını çıktı. İçimiz bir daha yandı. Orman yakmanın yaşam boyuna (müebbete) varan cezaları vardı ama bir mangal keyfine karşı bile bu cezalar önleyici olmuyordu.

"Şimdi her taraf ateş ve duman oldu..." sözlerini yaşadık.

Pandemik Korona Virüsü zaten ortalığı zindana çevirmiş, yaşamımızı karartmıştı. Ama biraz umutlanmıştık azalttık diye. Bayram sonrası hasta sayımız arttı. Önlemlerin yetersiz kaldığını virüsün yeni bir dalga olma riskini gördük.

"Şimdi her taraf ateş ve duman oldu..." sözlerini yaşadık.

Hafta sonuna geliyor derken bu kez piyasaların ateşi yükseldi ve piyasalar yangın yerine döndü. Borsa bir kez daha büyük değer yitirdi. Döviz ve altın aşırı oranda yükseldi. Biraz daha yoksullaştık. İşsizlik daha da artacaktı. Üzüldük.

"Şimdi her taraf ateş ve duman oldu..." sözlerini bir kez daha yaşadık.

Ukraynalı top model Daria, yanında sevgilisi ve Arap iş adamları ile Çeşme'de eğlenecekti. Daira'yı dövdüler, yüzü gözü kan içinde kaldı. Kadınların şiddet görmesi biz de görülmedik alışılmadık bir olay değildi. Yani vakayı adliyeden bir olaydı ama şiddet gören ünlü top model olunca işin rengi değişiyordu. Çünkü pandemik korona virüsü nedeni ile turizm zor durumdaydı. Bu olayda üzerine tuz biber ekti ve Çeşme Kaymakamı da görevden alındı.

"Şimdi her taraf ateş ve duman oldu..." sözlerini bir kez daha yaşadık.

KİRACI OLMAK

Behçet Necatigil'in çok sevdiğim şiirlerinden biri de "Gizli Sevda'dır. Evlenmiş çocukları olmuş bir kadın yolda giderken eski sevgilisiyle ortak bir dostuna rastlar ve sohbet ederler. Sonra bu dost kişi eski sevgiliye kadının kendisini sorduğunu belirterek kadın için de:

"Mesutmuş, kocasını seviyormuş,

Kendilerininmiş evleri.

Bir suçlu gibi ezik,

Sana selâm söyledi." Der.

Mavi gözlü şairimizin kadını da hayalinde minnacık bir ev olan bir kadındır ama

 "Bahçesinde ebruli

 Hanımeli

Açan bir ev." İster.

 Atalarımız "Dünyada mekân, ahirette iman" özdeyişini boşuna söylememişler. Yani bu dünyada başını sokacak, barınabilecek bir yerin olmalı, gerisi gelir ve nasıl olsa yaşarsın.

İşte bu nedenle konut kredilerinin faizleri inince vatandaşlar konut almak için koşuştular. Zaten birikimlerini enflasyon oranını altında olan mevduat hesabında tutmak paralarını her gün eritiyor ve zarar ediyorlardı. Ama konut talepleri artınca bu kez stoklardaki konutların ve ikici el konutların fiyatları arttı ve bir kısım vatandaşlarımız yine konut alamadılar ve kiracı olarak kaldılar. Pandemik korona virüs nedeniyle gelir durumu azalan kiracılar için Yİ-TÜFE oranında yıllık zam yapma zorunluğu ayrıca kiracıları zor durumda bırakmaktadır.

2018 yılında Yeni Ekonomi Programı hazırlıkları yapıldığında biz Tüketici Başvuru Merkezi Hukuk Komisyonu Başkanlığı olarak "Kira zammında ÜFE-TÜFE ortalaması dikkate alınsın" önerisinde bulunmuştuk. Çünkü Borçlar kanunumuz kiraların Yİ-ÜFE oranında artacağını belirtiyordu ve o tarihlerde bu oran on iki aylık ortalamalara göre %20 leri bile aşıyordu. Çünkü döviz fiyatları ve ithal malların girdi fiyatları çok artmıştı.

Ancak kanun koyucu yıllık kira artışlarının Yİ-ÜFE yerine Yİ-TÜFE'nin 12 aylık ortalama oranında artırılmasını kabul ederek Borçlar Kanunumuzdaki hükmü değiştirmişti. 

Biz bu yeni hüküm değişikliği için; "Bu düzenleme tüketici açısından ileride olumsuz olabilir. Kiraların üretici fiyatları yerine, tüketici fiyatlarına göre belirlenecek olması, kiracılar için geçici bir önlemdir. (…) Ancak gelecek dönemlerde ÜFE'deki artışın TÜFE'ye de yansıması kaçınılmaz. Bu nedenle söz konusu düzenleme kısa süreliğine ve geçici avantaj sağlayabilir. Ayrıca ÜFE yerine TÜFE artış oranlarının uygulanması önümüzdeki yıl başından itibaren mümkün olabilecektir. Çünkü YEP 2019 yılında yürürlüğe girecektir. Bizce, tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin sözleşmelerinde her iki artışın ortalamasının esas alınması adil olur.

Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici-tüketici fiyat endekslerinin ortalamasındaki artış oranını geçmemek üzere geçerlidir' şeklinde yasal bir düzenleme yapılması yerinde olur." Demiştik.

Kira sözleşmesinde başka bir hüküm yoksa yasa gereği kira artış oranı olarak uygulanan TÜFE'nin ve ÜFE'nin 12 aylık ortalaması:

2020 mart ayı itibariyle TÜFE oranı 13,33 iken, ÜFE'nin artışı 12,61,

Nisan ayı itibariyle TÜFE oranı 12,66 iken Üfenin artışı 10,87,

Mayıs ayında TÜFE oranı 12,10 iken ÜFE oranı 9,14,

Haziran ayında TÜFE 11,88 iken ÜFE oranı 7,74

Temmuz ayında TÜFE 11,51 iken ÜFE oranı 6,81 olmuştur.

Görüldüğü gibi 2020 yılının ilk dört aylık döneminde yasal düzenlemeye göre kira artışlarının TÜFE-ÜFE ortalamasına göre yapılmasının kabul edilmesi kiracıların aleyhine olmuştur.

Konut ve işyeri sahipleri açısından da bir gelir azalması vardır. Çünkü öncelikle taşınmaz sermaye geliri hesabından götürü bedel indirim oranı %25 den %15 şe indirilmiştir. Kiracılar kira ödemede zorlanmakta, kapalı kalan iş yerleri kiracılarının zararlarının paylaşılmasını istemekte, boş kalan yerler için ayrıca aidat ödenmesi gibi nedenler kiraya verenleri de zor durumda bırakmıştır. Son olarak da işyeri kiracılarının Maliye'ye ödedikleri %20 stopaj %10 na düşürülmesi ile kiraya verenin vergi oranını etkilemiş ve ödeyeceği vergi tutarı artmıştır.