Siyaset çeşitleri çok değildir. Üç çeşit siyaset vardır.


1-      Milletlerine hizmet eden siyaset politikaları


2-      Milletlerine ihanet eden siyaset politikaları

 

      3-      Milletlerine ne ihanet ne de hizmet eden siyaset politikaları

Milletine hizmet eden siyaset politikaları devrimci siyaset politikaları adı altında incelenirler. Dünyada 3 adet temel devrindi siyaset politikası bilinmektedir.

1-      Fransız ihtilalı

2-      Rus ihtilalı

3-      Anadolu ihtilalı

Günümüzde izlenen her siyaset ya bu siyasetlerden birinin devamıdır ya da bu siyasetleri yok etmeye çabasında olan siyasetlerdir. Özetlesek dünyada

 İki türlü siyaset vardır

1.      Milletleri ezen yok eden siyasetler.

2.      Milletleri ezilenlerin ve ezme sistemlerin zulmünden kurtarıp bağımsız özgür demokratik, denk bütçeli laik eğitimli, sosyal bir hukuk devletinde yaşatmak, isteyen siyasetler.

 Dünya tarihi bu iki çeşit siyasetlerin bir birleri ile savaşmalarının tarihleridir.


Devletler, milletleri ezmek için silahlı kuvvetler ile artık ülkeleri istila etmiyorlar. Devletlerin milletleri silahlı kuvvetleri ile istila ederek sömürgeleştirmeleri ve onları ezme dönemleri, Türk Milletinin Atatürk’ün başkomutanlığında kazandığı Anadolu zaferinden sonra dünyanın terk etmek zorunda kaldığı bir yoldur.  Ama su uyur düşman uyumaz. Cebren giremedikleri Anadolu toprağına hile ile girmişlerdir. Dünyanın ilk hile ile düşman topraklarına girmenin örneği Truva Atıdır. Çağdaş Truva atları her tarafta mantar gibi bitmiştir. ABD de İngiltere de eğitilmiş insanlar memleketimizde partilere girmişler veya yeni partilerin çatısı altında bol para ve sonsuz dış destekle, iktidar olmuşlardır. Türkiye için bu tarih 14 Mayıs 1950 dir,


Atatürk Cumhuriyetimizin ilelebet payidar kalabilmesi için bazı ilkeler koymuş ve yöneticilerimize yol göstermiştir. Onlar da TBMM üyesi oldukları zaman son hükümdar RTE dâhil Atatürk ilkelerine bağlı kalacaklarına dair yemin etmişlerdir. Ancak yeminlerine rağmen Atatürk'ün aşağıdaki direktifine hiç uymamışlardır. “ Bu günkü savaşmalarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütün ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır. Açık bir bütçenin Sayısız sakıncalarını iyi bilen TBMM nin denk bütçe yönünde kesin karar sahibi bulunması devletin mali ve hatta genel politikası için büyük güvencedir.”

 

Ancak üzülerek belirtelim ki 14 Mayıs 1950 den itibaren gelen giden “Demokrasi kahramanlarımız Celal Bayar, Adnan menderes, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Alpaslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Yıldırım Akbulut,  Mesut Yılmaz( Necmettin hoca sonradan uyanmış açık bütçe ile Müslüman Türk Milletine hizmet değil ihanet yapıldığını görerek denk bütçe taraftarı olmuş ise de 28 Şubat 1997 rüzgârında iktidarı kaybetmiştir.) Devlet Bahçeli, Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu dâhil hiç biri Atatürk ün yukarıdaki direktifine uymamışlar ve ettikleri yemine uygun davranmamışlardır.

 Bu günkü bocalamalarımızın yıkılımlarımızın tükenmişliğimizin geriliğimizin velhasıl vasıl olduğumuz durak ve durakların tek esas nedeni siyasi dilde BÜYÜK ihanet denilen açık bütçelerle Türk milletini ezme ve yok etme siyasetlerinin izlenmiş olmasıdır.

Yıllar evvel Marcus Tullius Çiçero “ İnsanların refah ve huzurunun temeli Hukuktur” demiştir. Açık bütçe ve açıktan para basma ile paranın hukuku bozulduğundan refah ve huzur sağlanamaz.

Denk bütçeye dönülmeden laik eğitime tekrar gidilmeden bu yönetim kendisini ve milleteni yok etmekten kurtaramaz. Dost acı söyler.