Tarih tekerrür eder söylemi boşuna söylenmiş değildir. Tarih tekrar ediyor. Sadece oyuncular ve zaman değişiyor.

15 Mayıs 1919 tarihinde, Batı destekli Yunan Ordusu İzmir’e çıkıyor. Türk katliamı başlıyor. Sadece 15 Mayıs günü, 2000 den fazla Türk katlediliyor. Bunların içinde 10 yaşında erkek çocuklar da var. Cesetler, Alsancak (Pasaport) dan denize atılıyor. Günlerce Karşıyaka sahilindeki köylüler denizden ceset topluyor.

Osmanlı Mondoros Antlaşması ile silah bırakmış. Ordu terhis edilmiş. Asker yok. Anadolu işgal edilmiş. Para yok. Yoklar içerisinde, Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 günü, Samsuna ayak basıyor. Asker topluyor. Eğitiyor. Savaşa hazırlıyor. Ancak silah yok. Rusya devreye giriyor. Top, tüfek, mermi ve para gönderiyor. 9 Eylül 1922 günü, Ulu Önder Atatürk Yunanlıları, İzmir’den denize döküyor.

Aradan 24 yıl geçiyor. Aynı Rusya bu kez, Boğazlar ve Kars üzerinde hak iddia ediyor. Su uyur, düşman uyumaz deyimi bir kere daha gerçekleşiyor. Tehlike karşısında, dönemin İsmet İnönü Hükümeti Batı'dan yardım istiyor.

Batı ezeli düşman. Denize düşen yılana sarılır misali, Batı ile ittifak kuruluyor. 1952 de Nato’ya giriliyor. Sanayide, askeriyede ve eğitimde, düşman fırsatı çok iyi değerlendiriyor. Uçak fabrikası kapatılıyor. Silah fabrikası kapatılıyor. Milli eğitim komisyonundaki karar nisabı Amerika’ya veriliyor....

Rusya tarihi hata yaptığını anlıyor. Ama iş işten geçmiş oluyor.

Düşman düşmandır. Müttefik olmanız sonucu değiştirmiyor. 1965 deki Kıbrıs harekatında, Johnson mektubu ile Batı gerçek yüzünü gösterdi. Ama karşılarında, binlerce yıllık devlet tecrübesi olan Türk Milleti var. Kendi silah sanayisini kurmayı beceriyor.

Göz göre göre, Nato Müttefiki Amerika, Türk düşmanı terörist grupları silahlandırıyor. Teröristlerden Güney sınırımızda Ordu kuruyor. Eğitiyor. Amacı belli, Türkiye’yi bölmek. Bu kez destekçi olarak Rusya devreye giriyor. Kurtuluş savaşındaki gibi davranıyor. Amerikanın silahlandırdığı teröristler Afrine yeleşmişlerdi. Rusya, hava sahasını açıyor. Türkiye işlerini bitiriyor.

Düşman hiç durmuyor. Bu kez, teröristleri Fıratın Doğusuna taşıyor. Silahlandırıyor. Sonunda Türkiye yeter artık dedi. Barış Pınarı Harekatını gerçekleştiriyor.

Tıpkı, Rusyanın 1946 yılında yaptığına benzer tehdidi, sözde müttefik Amerika yapıyor. Amerika ile ilişkiler kopma noktasına geldi.

Düşman saf değiştirmez. Tarih tekerrür ediyor.