Başbakan "tasarrufa önem vereceklerini, öncelikle devlet harcamalarında tasarrufa gideceklerini" söylüyor. Doğrusunu ifade ediyor. Zira, cari açığı olan bir ekonomide tasarruf darboğazı kendiliğinden oluşuyor. Bu açığı gidermenin yolu israfı önlemekten geçiyor.
Türkiye'de en büyük israf devlet tarafından yapılıyor.
Sene sonu yaklaşırken "düyuna kalmasın" geleneği vardır. Her idare, kendine ayrılan ödeneği sonuna kadar harcar. Harcamadığı taktirde, gelecek yıl daha az ödenek verileceğini bilir. Idari birimler, ekonominin makro yapısı ile ilgilenmezler, israfın halk tarafından ödendiğinin farkında dahi değillerdir.
Devletin en büyük israfı nakil vasıtalarında görülür. Maalesef bu güne kadar nakil vasıtalarının sebep olduğu israfın önüne geçilemedi. Türkiye, dünyada en çok otomobile sahip devletlerin başında geliyor. Otomobiller devlet işlerinden çok, özel işlerde kullanılır. Memurlar, devlet aracı ile pikniğe dahi giderler. Makam şoförleri emir eri gibidir. Masrafların devletin kasasından ödeniyor olması onları ilgilendirmiyor.
Dış İşleri Bakanlığı'nın kadroları masraf kapısıdır. Gereksiz yerlerdeki elçilikler kapatılsa milyarlarca lira tasarruf edilir. Dış işleri kadroları arpalık olarak görev yapar. Bazı ülkelerde hiç bir yararı da yoktur. Tasarrufa önce bu kadroların iptal edilip, görevlilerin merkeze alınması ile başlanmalıdır.
TRT ayrı bir israf kapısıdır. Üretime katkısı yok mertebesinde olan TRT memurlarının önemli bir kısmı görevlerine uğramazlar ve fakat maaş almaya devam ederler. Maaşları bankalardaki hesaplarına yatar. Bunlar bankamatik memurlarıdır. Görünmeden bu milletin sırtından geçinmeye devam ederler.
Ekonomide en büyük israf, üretime katkısı olmayanların üretimden pay alması ile gerçekleşir. Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığının üretime hiç katkısı yoktur. Fakat Milli Eğitim Bakanlığından daha çok ödeneğe sahiptir. Günde bir saat çalışan imam, öğretmenden daha yüksek maaş alıyor. İmamlar, devletten maaş alır ve fakat ekonomik anlamda "gizli işsizler ordusu" gibidir.
Balık baştan kokar boşuna denilmemiştir. Millet Vekilleri, öğretmenden daha yüksek maaş alıyor. Kısa sürede emekli oluyor. Her türlü masraflarını devlete ödetme geleneğinden kendilerini kurtaramıyor. Tasarruf nedir bilmiyor. Nitekim, medya sayesinde bir vekilin milyon lira tutarında telefon harcamasını devlete ödettiği, toplumun hafızasından silinmiyor.
Türkiye'de devlet tasarruf bilmez. Öncelikle devlete, tasarrufu öğretmek gerekiyor.