Fırından sıcak kokular gelirdi eskiden. Açıp baktığımda daha üzerinde yoğunlaşan buharı uçup gitmeden sofraya getirdiğim ekmeğin karnını açıp içine bol tereyağını koydum mu benden mutlusu yoktu. Mükemmel bir lezzetti bu bizim için…

 

Annem artık ekmek yapmıyor ama fırınlar açıldı onlar yapıyorlar. Tabi eve gelene kadar sıcaklığı da uçup gidiyor. Bu nimete de soğuk tereyağı konmuyor ki!

 

Benim için tereyağlı ekmek kuru fasulye pilavdan önce gelir. Annemin elleri var hamurunda. Sevgisiyle yoğuruyor. Tepsisiyle şekil veriyor. Bismillah deyip fırına sürüyor… Dört gözle ekmeğin çıkmasını bekliyorum. O ilk buharı görmek için sabırsızlanıyorum. Çıkarırken ellerimi yakacak ama ben içine koydum tereyağ ile birlikte keyif sürerken ne acı kalacak ne de yanık.

 

Geçtiğimiz günlerde akşam işten çıktım babamla eve giderken fırından ekmek aldık. Gözlerime inanamadım. Ekmekten ilk buharları çıkıyordu. Hemen fal taşı gibi açılmış olan gözlerim toparlayıp babama hadi hızlı gidelim soğumasın dedim. Sağ olsun beni kırmadı eve girer girmez bir hengâme koptu. Hep bir ağızdan tereyağı deyip, hep bir elden tereyağı aramaya koyulduk. Hâlbuki hep aynı yerinde: buzdolabı.

 

Uzun süre sonra tereyağlı ekmek yemenin keyfini çıkardım. Başka yemek yemeye gerek kalmadı zaten o kadar ekmek yedikten sonra. Oh dedim valla. Süper bir şeymiş.

 

Özlemişim.

 

Bir de Ordulu olanlar bilir annelerimiz ya da ninelerimiz lahana yani namı değer pancar çorbası yaparlar. Ona da katık mısır ekmeğidir.

 

Bir de mısır ekmeği fırından yeni çıktığında ona da tereyağı konur. Birazcık da şeker serpilir tadına doyum olmaz.

 

Ama benim için vazgeçilmezlerim listemdeki öncelik sırası tereyağlı ekmeğin. Hem de ilk buharını görerek yediğim ekmeğin, çünkü samimiyet var. O ekmeği yerken. Herkes bir tepsiden yer. Ellerle yenir utanılmadan. Keyif vardır. Sevinç vardır.

 

Mutluluk vardır. Mutlu olmak, suratlarımızda bir gülümseme, gözlerimizde bir ışıltı vardır.

 

Annem yine sıcak ekmek yapsa.

 

İçine tereyağı koysa.

 

Mutluluk bir ömür bizle olsa…