Fındığın içi güzel yavrularım, bu mektubu size bir seçim öncesinde yazıyorum. Gençlik ve çocuk dünyanız ne güzel.
Artık sizler de reyinizi yani oyunuzu atma yaşına geldiniz.
Geçtiniz bile. Fakat bizler, üzerimize düşeni yapmazsak, büyüdüğünüzde sizin de dünyanız kararacak. Bakın anlatayım.18 yaşımdan beri, tam 65 yıldır huzurlu bir ülkede yaşama hasreti çekiyorum. Bir sabah uyandığımda, ülkemde kin, nefret, acı, gözyaşı olmasın istiyorum. Daha üniversitenin ilk gününde kendimi, ne olduğunu anlamadan sağ-sol çatışmaları başladı. Şayet zamanında oradan ayrılmasaydım neler yaşayacaktım bilemiyorum. İki yılım kavgalar içinde geçti.
Ölüm korkusunu yendiğimiz yıllardı, rahmetli babaanneniz beni ne dışarıya çıkartı ve nede üniversiteye gönderdi. Darbe şartları oluşsun diye, bir milletin gençliğine kırdılar. Üniversitelerde binlerce genç katledilirken, kendini devlet sanan adamlar bu gençlik katliamını seyrettiler. Sevgili torunlarım 65 yıldır; gerilim, çatışma ve hala kutuplaşmadan bunaldık artık. Ağız tadımız huzurumuz yok artık. Çok düşündüm, “neden kavga ediyoruz?”, ”kavga edecek ne var?” diye.
Makul bir cevap bulamadım. Evet, bir cevabı var bu soruların.
Birileri, bu güzel, ülkeyi, kimseyle paylaşmak istemiyor. Kendilerini memleketin sahibi görüyorlar. Kendileri dışındakileri, acımasızca ötekileştiriyor, insan yerine koymuyor, hatta insan kabul etmiyorlar. Tam bir asırdır, adına vesayet dediğimiz bir sistem, sadece bedenlerimize acı vermekle kalmadı. Ruhumuza da, insanlığımızı da incittiler. Yüz yıldı, ne olduğunu bilemedi, çözemedik, anlayamadık. Çatışmalardan gerilimlerden ruhu yaralı dünyamızda, birde barış denensin istiyoruz. Şimdi bizde bir umut bir cesaret doğdu, 24 Hazirandaki seçimi bekliyoruz. Vesayete başlattığımız işi yarım bırakmak istemiyoruz. Güzel yavrularım, ben artık ömrümün en azında ikincisini yaşıyorum. Benim güneşim batmak üzere. Dünya ile ilgili tek bir beklentim kalmadı 65 yılın ardından, 83 yaşında tek düşüncem sizlersiniz. Tek düşüncem sizin nesliniz. Biz rahat yüzü görmedik, bir gün olsun endişesiz bir güne uyanmadık. Artık kendimizden vaz geçtik. Siz rahat yüzü görün istiyoruz. Çatışmalardan, gerilimlerden ruhu yaralı dünyamızda, artık bir de barış denensin istiyoruz. Ön yargıların yerine, bir birini dinleyen, anlayan, uzlaşan nesiller bu ülkeyi yönetsin istiyoruz. Bu Pazar sandığa kendim için gitmiyorum bu vatan ve sizin cennet çiçeklerini andıran ve insanlık pırıltılı yüzlerinizi gözümün önüne getirip demokrasi, laiklik, adalet için oyumu kullanacağım. Güzel yavrularım seneler sonra, bu satırlarımı okuduğunuzda dedeniz için dualarınızı mutlu ve mesut Türkiye içinde eksik etmeyiniz sevgilerimle…