Sayın Donald Trump ve Sayın Erdoğan  6 Mayıs 1917 de saat 19-1920 arasında 20 dakika ABD de Beyaz Saray’da görüştüler.  Her tarafta bunun haberleri var. Onun için haberlerle ilgili yazmıyorum.  Ya ne yazacağım? Yine bildik bilindik acı acı noktaları yazacağım.
 
2004 te bir    ABD Doları 1.320.000 TL  iken bu gün itibari ile 3.561.000TL ye çıkmıştır. Artış%269 dur
2004 te    Bir gram altın. 18.000.000 TL den 144.000.000 TL ye çıkmıştır. Artış %800 dür
2004 te    Bir çeyrek altın. 24.000.000 TL den 245.000.000 TL ye çıkmıştır. Artış %1020 dır.
2004 te  Asgari ücretle 10 çeyrek altın alınırken  bu gün ancak 6 adet alınabiliyor. Düşüş %40 tır.
2004 Emekliler ve Asgari ücretliler dâhil bütün ücretlerin  altın temel alınırsa %55  alım güçleri düşmüştür
Böyle bir ülkenin yönetimi ile ABD yönetimi ne      görüşür. Tek konu vardır görüşecek.
 Hangi önlemleri almalıyız ki Türk parasının ezilmesini ABD dolarının yükselmesini frenleyelim ve Türk milletini fakru zarurete sürükleyen bu sisteme dur diyelim.
Ama görüşmelerde bu konu hiç yok. O zaman bu kadar insanı  ( Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Hulusi Akar’ı,  Adalet bakanı Sayın Bekir Bozdağ’ı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı damat Sayın Berat Albayrak’ı ve MİT müsteşarı Emekli Astsubay Hakan fidan) ile birlikte sözcülerin kayıtçıların ABD ye gitmesine ne gerek var. ABD ile Türkiye arasındaki esas konu gündemde yok.
Şimdi isterseniz ABD dolarının seyir defterini bir gözden geçirelim.
30 Ekim 1923 te bir ABD doları 80 kuruş idi.
10 Kasım 1938 de bir ABD doları yine 80 kuruş idi.
14 Mayıs 1950 de ise bir ABD doları 280 kuruş olmuştu.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtında bir ABD doları 13 TL idi.
24 Ocak Kararlarında ise bir ABD doları 70 TL idi.
4 Aralık 1983 te MGK nin Cumhuriyetimizin yönetimini ANAP Genel Başkanı Turgut Özal’a teslim ettiği gün bir ABD doları 184 TL idi.
AKP iktidarı dönemini yukarıda yazdık. ABD + Türkiye Cumhuriyeti ilişkilerinin durumu gidişi ABD dolarının seyri ile çok yakından ilgilidir. ABD doları yükseldikçe Türk milleti de ezilmektedir Kim söylüyor bunun böyle olduğunu gelin birlikte görelim:
Altın ve döviz fiyatlarının daima yükselme suretinde bir istikametten bir türlü ayrılamaması, iktisaden zayıf tabakaların her gün biraz daha sefalete uğraması hükümete itimadı kıran başlıca amillerdir. İsmet İnönü
  
İsmet paşa bununla da yetinmemiş ve birinci Kıbrıs çıkarması teşebbüsü
 Yarım kalınca da aynen şöyle demiştir.” Yeni bir dünya kurulur Türkiye bu dünyadaki yerini alır”
İsmet Paşanın tarihteki suçları bu kadar az değildir. Lozan da milli haklarımızı savunurken aynen şöyle demiştir.” Ben buraya sizden bir şeyler istemek için gelmedim. Zafer kazanmış bir milletin haklarını tescil ettirmeye geldim.” Demiştir. İsmet paşa onu demiştir ama Lord Curzon ise İsmet paşaya aynen sunu demiştir.  "İsmet paşa, Lozan görüşmeleri sırasında sunduğum her öneriye itiraz ettiniz, saygı duyarım, hatta bunları şu günlük için cebime koyuyorum, fakat ekonomik sıkıntılar yüzünden bize başvuracağınız zaman içinde teker teker önünüze geri sunacağım" Dediklerin yaptılar ve 14 Mayıs 1950 den sonra teker teker her dediklerini yaptırarak geri aldılar.
 ABD ile 14 Mayıs 1950 de başlayan dönemden bu güne kadar, bütün bütçe verileri ve insan hayatının mutluluğa  ulaştırmanın gerektirdiği yaşamsal veriler görüldüğü gibi Türk milletinin aleyhindedir. ABD doları TL yi tam tamına 4.000.000 defa ezmiştir. Laik eğitim yerle bir olmuştur. Hatta bu yolun sonunun Cumhuriyeti yıkılma noktasına götürüldüğü de kuşkusuzdur.  Sayın Donald Trump ile Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerini bir cümle ile özetlersek. Bağımsızlığını yitiren ve parasının değerini koruyamayan uluslar er veya geç başka ulusların uydusu durumuna düşerler. Dost acı söyler acı yazar.