İngiliz Gazeteci, Nobel ödülü alan Sn. Prof Dr. Aziz Sancar'ı arıyor. "Arap mısın" diye soruyor. Hayır cevabını alınca "Kürt müsün" diye soruyor. Sn. Sancar "Türk oğlu Türküm, o kadar" diyor ve mesele kapanıyor. Batı bir Türkün, fen bilimi dalında, nobel ödülü almasını hazmedemiyor.
Türklüğünden şüpheli ve fakat Türk tebalı bir vatandaş Türkleri aşağılayan bir Roman yazıyor, Batı onu Nobel Edebiyat ödülü ile mükafatlandırıyor.
Türk olduğu şüpheli ve fakat Türk tebalı bir gazeteci Türkiye'yi uluslar arası plataformda suçlu duruma düşürecek yayın yapıyor. Ülkeye ihanet ediyor ve kaçıyor. Almanya, hainin boynuna onur madalyası takıyor ve vatandaşlık vererek kutluyor.
Feto terör örgütü, seçimle gelmiş demokratik bir Hükumeti darbe ile düşürmeye kalkıyor. Batı darbecileri koruyor, kolluyor.
PKK yıllardan beri masum insanları katlediyor. PKK üyeleri Batı'da eli kolu serbest dolaşıyor. Türkiye aleyhine her türlü kanunsuz eylemi gerçekleştiriyor. Batı seyrediyor.
PKK'nın Suriye kolu PYD'ye Amerika silah veriyor. PYD ve yandaşı Kürtler, Türkiye'ye savaş ilan ediyor. Sıradan Türk, bu ne biçim müttefik diye Amerikayı suçluyor. Bu ne biçim kardeşlik diye Kürtleri sorguluyor.
İçimizdekilere ne demeli?
Elit bir takım var. Ortalama Türk vatandaşından daha çok kazanıyor. Ülkeyi ve Türkleri aşağılamakta beis görmüyor.
-Hans Mehmed'ı kıskanıyor diyerek sıradan Türk ile alay ediyor. Halbuki Hans ay başını zor getiriyor.
-Türkiye Samsung firması kadar değer üretmiyor diyerek Türkiye'yi aşağılıyor. Halbuki Samsung firması Türkiye'nin yüzde biri kadar değer üretemiyor.
Tüm bunlara rağmen Türkler ve Türkiye, sosyo-ekonomik yarışta hızla ilerliyor.