Ekonomistler genellikle kötümserdir. Bunların başında ben geliyorum. Rakamlara baktığım zaman Türkiye hakkındaki kötümserliğim kayboluyor.
Bu kadar yanlış ekonomi ve uluslar arası politikalara rağmen, ekonomik büyüme devam ediyor. Her ne kadar ülkenin uzun vadeli büyüme trendi yüzde 5 civarında ise de, kötü yönetimin bu rakamı tutturması mucize gibi görünüyor.
Avrupa Birliği ülkelerinin 2008 yılında aldığı ekonomik darbe, bugün dahi giderilmiş değil. Avrupa'da negatif faize rağmen yatırımlar artmıyor. Ekonomik büyüme yüzde bir civarında seyrediyor. İşsizlik rakamları 8 yıldan beri aşağı düşemiyor. Aksine yükseliyor. Güney ülkelerdin de işsizlik rakamı yüzde 20 lerin üzerinde seyrediyor.
Daha da kötüsü, Avrupa Birliği ülkelerinde karlar sürekli azalıyor. Bazı şirketler amortismanları zor karşılayacak seviyede kar edebiliyor. Avrupa'daki kar arayışındaki şirketler, ülkeyi terk etmek istiyor. Bunların başında Fransa geliyor.
Fransa'da Yahudiler hedef alındı. Tarihin her döneminde ekonomik ve siyasi zorluk ortaya çıktığı zaman, Yahudiler hedef oluyordu. Bu istisna değişmedi. Paris'teki küçük Yahudi dükkanları teker, teker kapanıyor. Fransa, Yahudisini kaybediyor.
İlginçtir, Yahudi bir ülkeyi terk ediyor ise orada ekonomik sıkıntılar baş gösteriyor. Zira, Yahudi para kazanamadığı yeri anında terk ediyor. Para kazanılan yerlere göç ediyor. Fransa'dan göç eden Yahudilerin önemli bir bölümü Amerika'ya gidiyor. Bir kısmı pes etmiş ve İsrail'e göçüyor.
Avrupa Birliğindeki sermayenin en önmli sıkıntısı, yüksek ücretler. Ücretler yükseldikçe, işletmelerin maliyetleri de yükseliyor. Çin ile rekabet edemiyor. Sendikaların gücü, ücret elastikiyetini önlüyor. Ücreti düşüremeyen AB ülkelerindeki işletmeler, kar etmek amacıyla ülkeyi terk ediyor.
Bu terk edişin yöneldiği iki ülke var. Çin ve Türkiye. Türkiye akıllı davranır ise sermaye'nin dünyadaki merkezi olabilir ve Almanyayı kısa sürede geçebilir. Bunun için yapılacak fazla bir şey yok. Bir an önce Olağan Üstü Hal İdaresinden vaz geçmemiz ve Hukuk Devleti ilkelerini uygulamamız yeterli.
Türkiye dünyanın ekonomik güç merkezine dönüşecek potansiyeli taşıyor.