Çok uzun zaman oldu.

Sayısız defa bilgisayarımın başına oturup, bir kelime dahi yazamadan kalktığım oldu. Yaklaşık 2 senedir kesintili yazdığım bu zaman zarfında neler yaptım, neler düşündüm, neler hissettim ve neler yaşadım?

 

Neler yaptım?

İkinci kitabımı yazdım. Evet, yanlış okumadınız. İkinci, kitabımı yazdım. Ve yazıp bitireli 8 ay oldu. Henüz baskıya alınmadı. Bekliyorum. İlk sizin haberiniz olacak benden söylemesi.

 

Eski işimden ayrıldım. Talihsizliklerle dolu koca bir 2018 yılı geçirdim. Çok güldüm. Kahkahalarla boğuldum. Ama bunların kat kat fazlası ağladım. Haksızlığa uğradım. Yenilgiye maruz bırakmaya çalışanlar oldu. İnkâr edemem az kalsın başaracaklardı. Olmadı. Onlara bu zevki tattıramazdım.

 

Alakam olmayan bir sektörde işe başladım. Şu an o kadar alakalıyım ki işe koşarak gidiyorum. Çünkü kardeşimle birlikte iş kurduk. Allah işte bir kapı kapatıyor ise bir kapı açıyor çok şükür.

 

Bir prenses yetiştiriyorum. Şira kuşum, dünyam. Her şeyim oldu. Bu dünyanın en zor yükünü omuzlarımda taşıyorum; insan yetiştirmek. Hem severek, hem tedirgin, hem aşkla, hem korku dolu günlerle ilerledim. Yıkılmadım. Asla da yıkılmayı düşünmüyorum. Hala dimdik ayaktayım ben…

 

Neler düşündüm?

Tonlarca düşüncelere maruz kaldım. Beynim durmadan düşündü. Yoruldu ve yıprandı. O öyle olsaydı, bunu şöyle yapsaydım, onlara şunu söyleseydim diye diye kendimi hırpaladım. Sonuç; elde var sıfır. Çünkü evdeki hesap çarşıya uymaz…

 

Neler hissettim?

Kırık dökük bir Canan tanesi. Doğal ortamda yetişmiş, endemik insan. Herkesin her derdine koşup da, bana koşulmayan, hatta yürünmeyen, adımlarının dahi geri geri giden zoraki yaşamsal faaliyet verip, oksijen israf eden insanlar arasında fotosentez misali yaşayan ben…  Bana da yazık oldu bence. Oysa kendimi çok severim ben.

 

Neler yaşadım?

İşte bu kısım çok önemli sayın okurum. Can kulağıyla beni oku ve ne yaşadığımı hissedeceksin. Öncelikle etrafındaki insanların senin hakkında daima bir fikri olduğunu unutmamalıymışsın. Unutursan ölürsün. Net.

 

Senin malın, mülkün, hesabın hep başkasının dilinde. Kimseye neyin var neyin yok anlatma arkadaşım.

 

İyi insansan ve daha iyi olmaya çalışıyorsan kıskanılırsın. Kesin bilgi yayalım bunu. Kimsenin ağrıdığı incindiği yere ayak basmam, kırılacağı sözlerden kaçınırım, ruh sağlığına önem veririm ve kiiye ona göre davranırım. Ama yaranamazsın. Mümkün değil. Çünkü insanoğlu nankör. Nankör olmasa Adem ile Havva kovulur muydu cennetten?

 

Kimsenin işine, lafına, derdine burnunu sokma! Niyetin iyi olsa dahi kimseye bulaşma. Kendi halinde yaşa. Anı yaşa. Tadını çıkar. Kimseye hesap verme. Kimse için bu dünyaya gelmedin. Kimse için yaşamıyorsun ve kimse için ölmeyeceksin. Her şey senin için ademoğlu. Her şey senin benliğinde, karakterinde ve ruhunda gizli. Ne demiş atalarımız; el alem ile ancak düğüne bayrama gidilir. Gerisi teferruat…

Bu liste uzayıp gider böyle. Ve ben de bundan sonra her hafta sizinle olmaya gayret edeceğim. Bu günlük bana müsaade. Unutmayın toprağa tek başına gireceksiniz. Tadını çıkarın bu hayatın. Sevgiler benden…

 

Vira bismillah…