Bir makam veya mevkii sahibi olan ya da azıcık parası olan insanlarda bir görmemişlik var ki sormayın gitsin… Selam verirsin borçlu çıkarsın, vermezsin bir kabahat. Ha bir de unutmadan özrün kabahatinden daima büyük olur.

Yalnız birşeyi unutuyor insanoğlu… Şu üç günlük dünyada ölümlüyüz. Ve hesap günün de tüm insanla eşit olcaktır. O zaman ne makam ne mevkii kalacaktır. Öyle ise bu gürültü patırtı neden?

Karmaşık olan hayatı daha da karmaşıklaştırmak için elimizden geleni ardımıza koymayıp, üzerine afiyet işler peşinde koşturup duruyoruz.

Hastanelerde doktor yakınları, hastane görevlileri ve görevlilerin yakınları önceliklidir. Bana göre öncelik hasta ve yaşlı insanlarındır. Çok mühim bir olay var ise de hastanenin acil bölümü vardır. Bu ayrımcılık neden? Vallahi anlamış değilim.

Devlet dairelerinde yine öncelik eş dost akrabanın. Çuluna yandığım dünya ne kadar da gelişmiş! İnsan hakları solda sıfır kalıyor gün geçtikçe… Ayıp ama!

Bu makam mevkii hevesi esnaf dükkanlarına kadar indi!

“O benim kim olduğumu biliyor mu? Okuma yazması yok mu o kızın? Ben şurda şuyum. Olmaz böyle şey ya! Hayret bir şey yani…”

Bu cümleleri kuran bir insan evladı(!)  makam sahibi olmuş ama insan olamamış. Yaklaşık on aydır bu gazetede yazıyorum. Okuma-yazma bilmesem burada olmam sanırım. Düşünüyorum da acaba bizlerde mi büyüklensek. Egolarımızı tavan yaptırsak.

O zaman ne değerimiz kalır ki?

İnsanlar okur, kendini geliştirir, bir makama mevkiiye gelir; fakat bunu abartmamak lazım. İnsanları küçümsemek sana ne kazandırır ki. Aksine kaybettirir. Değersizleşirsin. Basitleşirsin. Okumuş da adam olamamış derler.

Haklı derler…

Velhasıl kelam insanları anlamak zor. Egolar tavan yapmış, düşünceler basitleşmiş. İnsan değeri en aza indirgeniyor. Allah sonumuzu hayretsin.

Unutmamak lazım kimse kimseden üstün değil!

Aksine yerin altında herkes eşit yatıyor…

CANAN YÜCEL