104 Emekli Amiralimizin imzaladıkları bildiri den ve onun artçı sarsıntılarından medet umanlar var.
Birincisi bir bildiri yayınlamakla suç oluşturduğu iddia olunan konu. Hukukçularımın genel kanatlına göre Gözaltı ile soruşturmayı gerektiren suçlardan değildir.
İkincisi bildiriyi imzalayanların bir kısmına gözaltı bir kısmına hiçbir şey bir kısmını ifadeye davet sistemi uygularsanız Anayasamızın 10. Maddesi karşımıza dikilir. 4 gün daha gözaltı kararının uzatılmış olması, zaten hukuki dayanağı zayıf olarak uygulanan gözaltı kararının haksızlığını derinleştirmekten başka bir sonuç vermez.
Biz her şeye rağmen hakimlerimize güveniyoruz Onlar kanunlara Anayasaya ve vicdanı kanaatlerine göre hüküm vereceklerdir.
İmzacıların bir kısmını bire bir tanımak gibi bir onuru taşıyorum. Hiç birisi vatanseverlikten başka, beşikten mezara bilim okumaktan başka, bilim nerde ise gidip almaktan başka bir şey bilmeyen kişilerdir.
Onlar bu yemini etmişlerdir ve ömür boyu her hareketlerinde her davranışlarında bu yemine uyarlar.
“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada, her zaman her yerde Milletime ve Cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet, kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, Cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine ant içerim.”
Bu bildiri de bu yemin kapsamındadır. Ve bildiri ettikleri yemine (her zaman her yerde Milletime ve Cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet edeceğime, ) uygundur. Çünkü bildiri veya duyuru Montrö anlaşması ile taçlandırılan LOZAN anlaşmamızın bu taçtan mahrum edilmemesi gerektiğini açıklayan bildiridir.
Her ne kadar bu bildiriyi sadece 104 emekli amiralimiz imzalamış bulunuyorsa da bu bildiriyi imzalamayacak hiçbir Türk vatandaşı düşünülemez. Bildiri için savcılık soruşturması başlatmıştır. Savcılık mahkemenin bir unsurudur. Yani olay Anayasamızın 138. maddesinin tarif ettiği yerdedir. İş mahkemeye intikal etmiştir. mahkemeye intikal eden işler için anayasamızda şu hüküm yer almıştır.= hiç bir makam ve merci mahkemelere , hakimlere emir ve talimat veremez tavsiye ve telkinde bulunamaz=. Bizim büyüklerimiz de bu maddeye uyuyorlar ve soruşturmaya asla müdahale etmiyorlar ve soruşturma yapanlara telkin ve tavsiye niteliğinde beyanatlar vermiyorlar.
14 Mayıs Bir Milattır.
14 Mayıs 1950 de ABD ve AB demokrasi ve Marshall yardımı postuna bürünerek Türkiye’ye girmişlerdir. O tarihte bir ABD doları 3 TL idi. Bu gün ( 10 Nisan 2021 tarihi itibari ile 8.155.000 TL dir.) Bölersek: = 2718000. O tarihten b u yana paramız 2.718.000 defa ezilmiştir. Bu büyük ihaneti Türk milleti çok acı acı yaşamıştır/yaşamaktadır. Atatürk bağımsızlığın korunması için ilk şart “Bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır” direktifini verdiğini Türk milleti çok iyi bilmektedir. Oysa İMF ve Batılı dostlarımız!!!!! tam tesrini bize yaptırmaktadırlar. NEDEN?