Yaşlılarla sohbeti seven, onlar, eskileri anlatırken o günleri gözümde canlandıran ben, baba köyümde değerli Mehmet amcayı ziyarete gittim .100 yaşından gün alan, hala dinç, dimdik ayakta, şimdiki delikanlılara taş çıkartan, tüm yaşadıklarını hafızasına kaydeden, unutmadan anlatan Mehmet amcadan çok bilgiler edindim bugün.

Son zamanlarda o kadar kayıplar verdik ki genç, yaşlı.. Aklıma geldi bunca yıl yaşamış birini ziyaret etmek ve onunla sohbet etmek.Evine gittim, kornaya bastım, bastım.. Kapılar kapalıydı, kimse yoktu evde, büyük bir hevesle gelmiştim, geri dönmek üzereyken kapı aralandı, liseyı bitirmiş çıtı pıtı torunu , kimi aradınız abla ?dedi.. Dedenle görüşeceğim dedim, o da, dedem koyunları aldı karşı bahçeye gitti dedi. 20-25 koyunu vardı, her yıl onları alır, büyütür satardı Mehmet amca.. Onu zinde tutan hayvanlarla ilgilenmesiydi belkide..Bir iki saat buralardayım, gelirse beni ararsın, olmazsa da sonra gelirim dedim. 10 yıl olmuştur görmeyeli, sadece arada köye gidip gelirken evinin önünden geçerken gördüğümde el sallardık birbirimize…

1 saat geçmeden aradı beni torunu, abla seni bekliyor dedem dedi. Bahçeli evin avlusundan geçip , merdivenleri çıkarken elinde broşürle kapının girişinde karşıladı beni Mehmet amca. Önce anlayamadım, şaşırdım bu ne ki dedim, baktım, 11 yıl önce eşimin seçim çalışmalarında bastırıp, köye dağıttığımız broşürü saklamış , elinde bana göstererek buyur, gel Yıldız’ım dedi. Benim bile saklamadığım matbaadan yeni çıkmış gibi, yırtık pırtık olmadan muhafaza etmesi beni çok çok duygulandırdı.

19 yaşında askere giden, 4 yıl askerlık yapan orda iğne yapmayı öğrenip yıllarca köyün iğnecisi ünvanını alan hikayelerıyle sohbete başlamış olduk torun Elifi’n yaptığı kahvemizi yudumlarken.

Her çocuğun korktuğu gibi iğneci derken hep aklıma gelirdi Mehmet amca.. Siyah çantası elinde, anında hastanın yanında…Mor renkli ispirto, pamuk, şırınga çıkarda o çantadan. Ailede biri hastalansa hemen yetişirdi . Merakla izlerdim ben de .. Şimdiki gibi değildi tabiiki, o şırıngalar , iğne uçları vs.mikrobu kırılsın diye kaynayan suya atılır kaynatılırdı.Çocukluğumun korkunç dakikaları.. Hatta konuşma anında, günlükler 25 kuruştu, ben iğne vurmaya giderdim komşu köylere bile ve günlüğümü 50 kuruşa getirirdim, büyük paraydı o zamana göre , iyi para kazandım bu meslekten diye anlattı konuşma arasında.

Köyümüzde ondan daha az yaşlı sayısız insanla var, depresif bir durumda evlere hapsolmuşlar, yatan hastalar , elden ayaktan düşenler ya da, alzheimer olanlar.Ama Mehmet amca, düzenli yemek yeme alışkanlığı, bedenen çalışma ve zehir gibi belleği sayesinde bu yaşlara gelmiş..Örnek alınması gereken bir büyüğümüz.

“Yaşlılar tatlı ve bereketli insanlardır “derdi dedem. Tüm yaşlı büyüklerimize ve Mehmet amcaya sağlıklı günler diliyorum.

Not:Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan araştırmada 65 yaş üstü kişiler yaşlı olarak kabul edilmiş. Yok yeni araştırmalara göre böyle değilmiş diye kendimizi kandırmayalım. Neyse, benim 3-4 senem var. Gençliğimin son demlerini iyi değerlendireyim. Bir başka yaşlı büyüğümün sohbetlerinin paylaşımında görüşmek dileğiyle…