Başlığı bilerek böyle yazdım. Çünkü Atatürk’e hiçbir Türk hakaret etmez. Ancak,  Atatürk’e Türk milletinin düşmanları para çıkar mevki iş vs. adı altında yapılan yardımları araç olarak kullanarak hakaret ettirirler. Atatürk’e hakaret etmek harici bedhahların bir gelir kaynağıdır.    Neden bunu bu kadar açık ve acı olarak yazıyoruz. Atatürk’e hakaret edenler zenginleştiler de bunu böyle yazıyoruz. Son günlerde bütün gazetelerimize haber olan üç kişi var. Adlarını tanınmalarına destek olmamak için yazmıyorum. İçlerinden biri Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’la ilişkisi olduğunu söyleyebilecek kadar sapık çıktı
Şimdi gelelim işin özüne. Atatürk düşmanları Harici bedhahlar bunu bilerek isteyerek ve milli çıkarları için yapmaktadırlar. Ama biraz sonra yazacağım gibi bir Türk Atatürk düşmanlığını tek bir şartla yapar. “ Şahsı menfa atlarını müstevilerin siyasi çıkarları ile birleştirenler.”    
Atatürk’ün karnesi aşağıdadır.
15 Bütçe yapmıştır. 12 si DENK bütçedir. 1929 yılı bütçesi Dünya iktisadi buhran yılı olduğundan açık vermiştir. Ertesi yıl alınan önlemlerle Bütçe açığının zararları telafi edilmiştir.
 
1923 te bir STERLİN 610 kuruştu. 1929 buhranında 10 TL oldu. Alınan önlemlerle 1938 de yine 610 kuruş oldu. Bir ABD doları 1923 te 80 kuruştu. 1938 de de 80 kuruş.
AKP nin karnesi  aşağıdadır:
Bir gram altın 18.000.000 TL den 142.000.000 TL ye çıkmıştır. Artış %800 dir
Bir ABD doları 1320.00 TL den 3.572.000 Çıkmıştır. Artış 3 mislidir.
 
Hepinizin çok iyi bildiği gibi Türkiye Cumhuriyetinin dahili ve harici bedhahlar tarafından gidişatının bozulmaya başlandığı tarih 14 Mayıs 1950 dir. Bundan tam yedi yıl sonra TBMM kürsüsüne çıkan Batı cephesi komutanımız, Cumhuriyetimizin ilk Başbakanı ve Cumhuriyetimizin 2. Cumhurbaşkanını İsmet İnönü aynen şöyle diyordu: Harici ticaretin normal şekillere girmekten her gün uzaklaşması. Altın ve döviz fiyatlarının daima yükselme suretinde bir istikametten ayrılamaması, iktisaden zayıf tabakaların her gün biraz daha sefalete uğraması hükümete itimadı kıran başlıca amillerdir.
Bu günün Türkçesi ile yazarsak “ dış ticaretin normalden uzaklaşması, altın ve döviz değerlerinin yükselmesi, ekonomik bakımdan zayıf tabakaların her geçen gün sefalete uğraması, hükümete güveni kıran başlıca etkenlerdir.”
Ne yazık ki bu uyarıyı duyan CHP dahil hiç kimse olmadı. ” Durmak yok yola devam” diyerek tam gaz açık bütçeye ve enflasyona devam ettiler. Böylece altın ve döviz daima yükseldi. Altının gramı 1957 de 16 TL iken bu gün itibarı ile 137 000.000 TL dir. O zaman 13 TL olan bir yabancı para bu gün 3.572.000 TL dir. Altın ve dövizler hızla yükseldikçe Ekonomik bakımdan zayıf tabakalar her geçen gün sefalete sürüklendiler.  
28 Nisan 1960 ta açık bütçe ve bir biri ardına gelen altın ve döviz fiyatlarının yükselmesinin yarattığı milli reaksiyonlar öğrenci hareketleri şeklinde gelişti. İsmet Paşa TBMM kürsüsüne çıktı ve tarihe not düşen şu konuşmasını yaptı:  Eğer bir idare insan haklarını tanımaz baskı rejimi, kurarsa memlekette ayaklanma olur. Her tarafta yasaklar başladı. Gazeteciler  hapislere atıldı. Polis Üniversiteye girdi. Kimse bundan kişisel olarak alınmasın.  O tarihte AKP kurucuları başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere ilkokul talebesi bile değillerdi. 3-6 yaşlarında bebeklerdi.
Bu tarihi konuşmayı bu gün neden hatırladık ve yazdık. D. P. yi açmazlara götüren şey bütçe açıkları,  enflasyon ve laik eğitimden uzaklaşma idi. Bu gün de aynı arızalar devam ettiriliyor. Açık bütçe ve enflasyon demokratik hukuk devleti ilkelerine ve Anayasamıza  asla uymaz. Laik eğitimden uzaklaşmak      ise Türk Milletine düşmanlarını yenmesi için gerekli bilimi ve teknolojiyi öğretmemek demektir. Yanlış olan budur.  AKP Hükümet programlarının hiç birinde ilaç için DENK bütçe + Laik eğitim sözüne dahi yer verilmemiştir.”  Bu konuyu neden tekrar tekrar yazıyoruz. 2017 mali yılı bütçesi de 46 Milyar açıktır ve açık bütçelerle açık bütçelerin tahribatları önlenemez de ondan. Denk bütçeye ve laik eğitime dönmezsek yolumuz bu içinde yürüdüğümüz karanlık yoldur. Denk bütçe demek “ Ayağını yorganına göre uzatmak demektir” laik eğitim demek Yüce Müslümanlık dinimizin ve bütün insanlığın yaşam temeli olan bilime dönmek demektir.
DENK bütçeye ve laik eğitimin Türk milletine yüklediği olumsuz külfetleri ve bedelleri harici bedhahlar dahili bedhahlara “ Atatürk’e hakaret ettirerek” örtmeye çalışmaktadırlar.  Atatürk’e hakaret edilerek açık bütçenin sayısız sakıncaları önlenemez. Gaflet dalalet ve hatta hıyanet demek olan son 66 yılın uygulamaları da önlenemez. ”Dost acı söyler.