Ölüm:canlı varlık için bir sonuç olmaya devam edecek.
Babam 24 Mayıs 2009 günü rahatsızlaştı.İlk tedbir olarak Sağlık ocağına kendisi gitti.Öğlen namazını Merkez camisinde kılmaya çalışırken ,ilk sendelenmeyi yaşıyor ve arkadaşları koluna girmek suretiyle iş yerine getirdiler,eve çıkarttım dinlen dedim ve ilaçlarını aldırdım.Ben aşağıya indikten kısa bir zaman sonra tekrar indiğini gördüm.Sitem ettiğimde;"Yatılıyor mu,ben iyiyim "dedi ve o günün gazetesi Cumhuriyeti okumaya başladı,cami ve çevresini o gün gezdi,akşam misafirlerimizi ağırladı,sohbet ettik ve bir gün sonrası için Samsun'a Hekime görünmek için sözleştik.
Sabah kalkmış ,namaza hazırlanıyordu;Babam 1956 yılından hastalandığı ana kadar vakit namazının kazaya kalmadığını söyleyen bir inanmış kişiydi.Askerde dahi oruç ve namazını kıldığını belirtir ,Hac görevini yapmış gerçek dindar insan olarak bilirdik.
Rahatsızlığını kendi bilir ve kendine göre de yaşamayı severdi.Et,Bal,yumurta ürünlerini sevdiği kadar Güneş ve ısıcağı da severdi;Et yeme diyenlere ise;At'ın ölümü arpadan olsun cevabını veren kişilikti.
Emekliydi;1988 yılında emekli olduğunda;"Benim işim tamam,isterseniz işyerini çalıştırırsınız, isterseniz kapatın,Ben artık kendim için yaşayacağım "felsefesine kendisini vermişti.Bu konuda takıntı yaşayan bizlere;"Bana ben lazımım "derdi.Babamız gerçekten yaşamını bizlere ve başkalarına adamış yüce bir insandı.
Emekli maaşını kendisi harcamaz yine biz ve torunlarına harcamayı seçerdi.Maaş günü her ayın 26.sı olduğunda ;Kadir Aksu ile bankaya giderler gelirken ,Torunu Ezgi için Mulipa mama alırdı.Çocuklarım Dedelerinin maaşından gelen mama ile yetişti,eğitim yaşamlarında ise;"Babanıza söylemeyin " diyerek aldığı aylığı torunlarına verdiğini bizler kaybettiğimizde öğrendik.Torunlarına sıkı sıkı tembih ederek "Size harçlıklarınızı versin " dermiş.
Babamızı kaybettiğimiz o hafta çocuklarım Ezgi,Aslı, Üniversite de;nazlı ise,Lise de okuyorlardı .Bizler çocuklarımıza Dedelerinin durumunu söylememiş ,sınav ve final etkilenmesin diye düşünmüştük ama arkadaşları çocuklarıma durumu bildirmişler,Biri Kıbrıs'tan diğeri Erzurum ve küçükleri ise Samsun dan ayni saatler için haberleşmişler ve o gece yola çıkarak Dedelerine karşı son görevlerini yerine getirmek bilinciyle geldiklerinde ,tarifi olanaksız uygular içerisindeydik.
Namazını kıldık aile mezarlığına götürdük ve toprağa verdiğimiz andan sonra;Çocuklarıma hitaben:Dedeniz şu an sizler için düşündüğü ne olabilirdi sorusunu sormak kaydıyla olacakları,düşündüklerini sıraladım :Çocuklarım;sizlerden okullarınızda başarılı olmanızı ,sınıflarınızı ve sınavlarınızı geçmenizi isterim ve Dedenizin inanın ki,En mutlu olduğu an olurdu ,artık sizler de Dedenize karşı sorumluluğunuzu yerine getirmek istiyorsanız;Gidiniz,sınavlarınıza girin ve Dedeniz için başarın dedim.
Çocuklarım o an içinde bulundukları durumun sorumluluğuna inandılar,geldikleri gün ,belki de hiç bir şey dahi yemeden,içmeden bir araçlar geldikleri yerlere ulaşmak ve sınavlarını başarmak için gittiler.
Dede-Baba o güzel çocukların saygısı ve Dedelerinin sevgisiyle BAŞARDILAR.
İnanın çocuklar,o güzel insan o güzel günde sizler için en değerli sofrasını,göğsünü açacak,Hakkım size helal olsun diyecektir.
Bizim soframız ;Sevgi-saygı üzerine kurulmuş tam bir insan sofrası olduğuna inanarak ,Babacığım sen bizlerin ölümsüz bir çınarısın ,MEKANIN CENNET OLSUN...29 mayıs 2009 dan günümüze bizi daima gözleyen,gözetensin...
UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ...