Kimler geldi neler neler istediler, Hepsi de bu dünya’yı bırakıp gittiler. Çoluk çocuğumuzu, torun torbamızı büyüten ŞEREFNUR isimli TEYZELERİMİZ. Sevabı ve sevgileriyle giden teyzelerimiz. Kendimi bildim bileli hiç baba yarısı, AMCA yarası, DAYI yarısı denildiğini duymadım. Hatırladığım yine de ŞEREFNUR isimli TEYZELER. İki gün önce İzmir’de Allah’ın Rahmetine kavuşan teyzemiz, ancak Anneler kadar DOST, fedakâr TEYZEMİZ hepimizin kalbini yakan, yıkan ÖLÜMÜ İLE BİZLERİ yalnız bırakan giden giden Annemiz kadar sevdiğimiz teyzemizi unutmaya imkân yoktur. Şu ÖLÜM yok mu neleri alıp gidiyor. Aile içinde bizlere elveda ediyor. Dünya’ ya gelen herkes doğduğuna inandığı gibi bir gün ÖLÜR ve Ahiret yolculuğunun ilk durağı olan KABİR İSTASYONUNDA konaklamaya başlar. Ne var ki GAFLET sebebi ile zaman zaman gideceğimiz bu mekânı unutur.  Kendimizi hiç ölmeyecekmişçesine fani dünyanın LÜKS VE DEBDEBESİ kaptırıp günahlara dalıveririz. İşte kabir ziyaretlerinin önemi burada kendini gösterir.  Sık sık yapacağımız bu ziyaretler kalın gaflet perdelerini yırtarak bir gün bizim de onlar gibi olacağımızı hatırlatır. Bu suretle uzun emel ve yanlışlıklardan kurtulmaya çalışırız. Mezarlıkta okuduğumuz Fatihalar, Yasinler ve diğer sure ve duaların bize olduğu kadar ruhlarına bağışladığımız ölülere de faydası vardır. Biz sevap kazanırken onlar da manevi ikramlara kavuşur. Nurlanır, gıdalanırlar. Kabir ziyaretleri vakarla ve edep dairesinde yapılmalı, kabir taşlarına el ve yüz sürülmemeli, bağırıp çağırmamalı, şu mealdeki duayı da zikrederek onları selamlamalıyız.

‘’ Es – Selamü aleyküm ey bu diyarın Müslüman halkı!  Biz de inşallah sizlere katılacağız. Allah’tan kendimize ve size esenlikler diliyoruz.’’

Sonra da ziyaretine gittiğimiz TEYZEMİZİN önüne çöküp Kur’an okumalı, ruhlarına bağışlamalıyız.