Deniz salyası; başta Marmara Denizi olmak üzere Gebze, Gemlik, Mudanya,  İstanbul ve  Adalar, Gelibolu, Erdek, Yalova sahillerinide kapladı.  Deniz salyası yaklaşık suyun üst yüzey tabakasından 10 cm kalınlığında sümüksü, sabun köpüğü gibi,  kalın, yapışkan bir madde, su yüzeyinin tamamını kapsıyor. Balıkçı ağlarına yapışıyor ve  deniz avcılığınıda zorlaştırıyor. Ayrıca  balıkların ve özellikle  salyanın içinde üreyen midyeler; midyenin üremesine zarar vermediği halde;  burada üreyen midyeleri yiyen insanı zehirleyerek öldürebilir. Su  yüzeyi  temizlenip dibe bakıldığında ancak  40, 50 cm derinlik görülebiliyor;  esas kirlilik ise suyun altındaki kısımda yüzlerce metre uzunluğunda  ‘misülaj’ denen oluşumdur.  Misülaj  biyolojik, kimyasal ve fiziksel şartların;  uygun olduğunda çeşitli deniz yapılarının organizmaların çoğalması;  sonucu ortaya çıkan doğal bir olaydır.

       Küresel ısınmanın;  Marmara Denizi’nin 40 yıllık ortalaması içinde suyun bu yıl 2,5 derece daha sıcak oluşu, denizin hava şartları açısından sirkülasyon yapamamış olması  misülajın artmasına yol açıyor.

       Marmara Denizi çevresindeki sanayii tesislerinin çok oluşu ve bazı sanayii kuruluşlarının; suyun temiz olarak denize bırakılması için gereken  biyolojik veya kimyasal arıtma yapılmadan sularını derelere, çaylara,  ırmaklara  bırakılması; evsel ve endüstriel atıkların  Marmara Denizi’ne gitmesi;  Marmara Denizi çevresinde tarım alanlarının çok oluşu; ve tarımsal atıkların (gübre, tarımsal ilaçlar) gibi kirliliklerin; yağışların neticesinde dereler, çaylar vasıtasıyla  ile denize taşınması,  denizin azot, fosfor yükünü  artırıyor.

      Peki bunu uzun dönemde nasıl önleyebiliriz.  Daha önceden yapılmış derin deniz deşarz sistemlerini; denize göndermeden arıtma tesisleri vasıtasıyla; arıtarak suyu,  dere veya  denizlere; temiz bırakmalıyız.  Tüm evsel ve endüstriyel atıkları arıtma tesislerinde arıttıktan sonra suyu dere veya denize temiz bırakmalıyız.  Tüm sanayii tesislerinin oluşturduğu atıklar; ilgili sanayii kuruluşlarınca  arıtıldıktan sonra derelere veya denize bırakılmalı; tüm yerleşim birimlerine; nüfusuna fazlasıyla yetecek kapasitede  arıtma tesisleri  kurarak;  suyu dere, çay, ırmak veya denize temiz bırakmalıyız. Şehir içinden giden derelerin üstünü kapatmadan; denize,  göle akmasını  gözlemlemeliyiz.  Derenin temiz akar olduğunu kontrol etmeliyiz.

       Şurası unutulmamalıdır ki; temiz deniz hepimizin sağlığının korunması için;  denizdeki biyolojik yaşamın sağlıklı sürmesi için, turizm için, genel toplum sağlığının korunması, şehir estetik  güzelliğinin  sergilenmesi, bölge ve deniz görüntüsünün; gözler önüne  serilip;  temiz deniz olgusunun  ortaya koyulması açısından son derece önemlidir.