Ben ekonomist değilim.

Ama bugünlerde hemen hemen herkes aile boyu ekonomist oldu.

Peki keyiften mi yoksa yaşamın zorluklarından mı?

Aklıma tahterevalli dediğimiz çocukluğumuzun bir oyun aracı geliyor: iki ucuna birer kişi binerek karşılıklı biçimde havada yükselip inerek eğlenmeye yarayan, ortasından belli yükseklikte bir desteğe dayalı ve yatay durumda bir tahta kalas olan bir tür oyun aracı.

Şimdi tahterevallinin bir ucunda dolar-döviz sahibi olanlar var, öbür ucunda yoksul vatandaş.

Dolar ağır basınca elinde dolar olanlar yere yaklaşıyor, olmayanlar yerden uzaklaşıyor havaya yaklaşıyor.

Aşağıda-yerde her türlü dünya nimeti var, yukarıda yok.

Dolar-döviz yükseldikçe paradan para kazananlar, faiz haramdır diye faize dönüp bakmayanlar zenginleştikçe zenginleşiyor, milyonlarca insan ise  geçimini sağlayamıyor, yoksulluktan kıvranıyor.

Yani tahterevallinin bir ucunda kazananlar, bir ucunda yitirenler. Bazıları için tatlı, bazıları için acı bir oyun!

Bir zamanların Hazine ve Maliye Bakanı, CNN Türk'de yayınlanan Ahmet Hakan'ın 'Tarafsız Bölge' programında gündemi değerlendirirken "Ben ekonomiden anlayan biri değilim. Dolar yükselince telaşlanıyorum. Eyvah diyorum her şey pahalanacak. Endişelenmeli miyiz?" diye soran Ahmet Hakan'a şöyle yanıt vermişti:

-Dolarla mı maaş alıyorsunuz?, Dolar borcunuz var mı? Dolarla bir işiniz var mı?

Ahmet Hakanı bilmem ama herkesin dolarla işi var gibi. Ekonomi dolara ve dövize bağlı değil mi?

Bu nedenle herkes doları konuşuyor dolarla yatıp kalkıyor. Kimi doların keyfini yaşıyor kimi ise doların etkilerinin acısını yaşarken, elde etmenin hayalini yaşıyor.

Dolarla işiniz var mı diye sorulunca herkes; "evet var çünkü iğneden ipliğe her şey dolar kurunun yükselmesinden etkileniyor." gerçeğini haykırıyor.

Hatta kümesteki horozun, ahırdaki sarı öküzün bile dolarla ilgisi var. Dolar kuru yükselince karınları yeteri kadar doymuyor!

Horoz deyince o ünlü özdeyişi anımsadım; Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan!

Yoksullaşan insanlar yukarıdaki sorunun cevabını pek de merak etmiyorlar. Çünkü önemli olan yumurtayı ve tavuğu alabilmek gücüne sahip olmak.

Vatandaş faiz sebep enflasyon sonuçtur veya enflasyon sebep faiz sonuçtur tartışmasından hangi tezin doğru olduğunu merak etmiyor.

Evden kuyumcu dükkanına gidinceye kadar altının, doların ne kadar yükseleceğini merak ediyor.

Ayşe teyze, komşum bana çeyrek altın getirmişti, o zaman altın ucuzdu, şimdi ben onun düğününe gideceğim çeyrek altını nasıl götüreceğim diye kara kara düşünüyor.

Öte yandan Bulgar, Yunan, Gürcistan, İran gibi komşu ülkeler vatandaşları bizim soluğu bizim pazarlarda almaya başladılar. Onların paraları değerli, bizim mallarımız onlar için ucuz. Biraz daha zengin olan Katar gibi ülke vatandaşları ise pazar alışverişini değil taşınmaz alımlarını ve benzeri ekonomik değerleri seçiyorlar.

Emekçiler günlerdir asgari ücretin açıklanmasını bekliyordu. Net asgari ücret 2022'de 4 bin 250 TL olarak açıklandı. Bu 16 Aralık kuru itibariyle net 274, 17 Aralık kuru itibariyle 250 Amerikan doları oldu. Net asgari ücret 2021 yılında ise dolar bazında 385 dolar idi. Peki asgari ücrete yapılan zam emekçinin alım gücünü artıracak mı? Hayır. Çünkü enflasyonun artışı önlenemiyor. Enflasyonun artışı emekçinin-emeklinin ve yoksulun alım güçünün düşmesi demektir.

Bu yazının yazıldığı sırada haber kanallarında alt yazı olarak Denizlisporun  döviz kurları nedeniyle borçlarını ödeyemediğini açıkladığı haberi veriliyordu.

İthal edilsin edilmesin her şey artık zamlı ve bu zamlar daha da artacak. Demir, çimento, doğal gaz, elektrik, su, ekmek, zeytin, peynir sebze ve meyve yani aklınıza ne gelirse...

NG adlı araştırma şirketinin bana da gönderdiği 1-15 Aralık 2021 tarihleri arasında Türkiye genelinde 18 yaş üzeri, farklı sosyo-ekonomik gruplardan 2045 kişinin katılımı ile yaptığı bir kamuoyu araştırma sonuçlarına göre:

Vatandaşa 2021 yılındaki alım gücünün nasıl değiştiği sorulduğunda katılımcıların %82'si alım gücünün düştüğünü belirtirken, %12'si değişmediğini belirtti. Alım gücünün arttığını belirtenlerin oranı ise yalnızca %6.

2020 yılının Eylül ayında yapılan ekonomi konulu araştırma sonuçları ile karşılaştırıldığında, ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. 2020 yılında katılımcıların %38'i alım gücünün azaldığını belirtirken, bu oran 1 sene sonra %82'ye ulaştı.

Bu kış zorlu geçecek gibi; soğuk, yokluk, yoksulluk.

Çocuktan al haberi derler ama biz haberi Hazine Bakanının iş insanı olan kardeşinden öğreniyoruz faizin 1 puan düşeceğini! Evrensel hukuk, insan hakları ve demokrasi ile ekonomi arasındaki bağları da bir başka yazıda tartışacağız.

Düşünüyorum dolar nereye dolar?

Her zaman olduğu gibi dolu ceplere, dolu kutulara, dolu kasalara mı?

Çünkü dolar boş yerleri sevmiyor.