Uzun ve zorlu bir yolculuk olacağı belliydi. Ertelemeler ve uzaklaşmaların ardından karar verip uygulamaya başladım. Hala birçok şeyi bilmiyor ve hayatıma oturtamıyorum.

Neden böyle bir giriş yaptım?

Çünkü bazen aldığın kararları uygulamak kadar, o kararları alabilmekte sorun haline gelebiliyor. Aşırı kararsız kalan, nasıl davranacağını bilemeyen, fazla şey anlatmak isteyip de susmakta bocalayan ben karar almakta zorlanıyorum. Uygulamayı siz düşünün artık.

Bir yazıya oturayım derken bile hazırlanma evrem en az bir saat sürüyor. Bir kahve yapıp kitap okuyayım derken de yarım saat süren hazırlık ve kızlardan fırsat pek kalmıyor. Bunların yanı sıra yapmak istediğim tonla iş, hobi var. Ama bilin bakalım bende ne eksik? Zaman.

Zaman iyi bir seçenek. En kötü karar kararsızlıktan iyidir. Bu halimden memnun değilim dedim ve değişmek istedim. Eski Canan yok mesela artık. Neydim, kimdim, nasıldım? Hırçın, pat diye aklından geçeni söyleyen, kırıldıkça kıran, hırs yapan, “yapamazsın” denilince illaki yapan, küçümsenen ve daha nice halk arasında negatif tabir ettiğimiz durumların yanında asla kin tutmayan, siniri çabuk geçen ve aşırı kırılsa da unutmayı seçen biriydim.

Şimdi sakin, zamanını dinlenmeye ve kendi ruhunu dinlemeye ayıran, huzur arayan değil huzur yaratan, anın tadına varan, -mış ve -mişlere takılmayan, umursamayan, çok dinleyen az söyleyen, keşkeleri iyikilere çeviren, pişman olmayan, bol şükreden biri haline geldim. Dönüşüm benim için muhteşem oldu. Zor bir karardı belki ama üstesinden geliyorum. Tamamen değişmiş değilim lakin uğraşıyorum. Ertelemedim bu defa. Ve çok şükür istikrar sağlayabiliyorum.

Hepimiz aslında ailelerimizin birer kopyasıyız. Ebeveynlerimiz hayatlarında yapamadıklarını ve olamadıklarını bizden bekliyor. Yarış atı gibi koşturmamız bundan. Çok iyi hatırlıyorum liseye giderken tatil günlerimde örgü öğrenmek istedim. Annemin tepkisi “otur dersine çalış sen, iyi para kazanıp paranla alırsın” oldu. Ben çok iyi ders çalıştım, başarılı oldum ama iyi para kazanamadım. Hayatımı idame ettirebilmek için adına “asgari ücret” dedikleri maaşla geçiniyorum. Şimdi oradan buradan kırpıp sermaye edinip örgü işlerimi önce hobi, sonra ek gelir olarak hayatıma soktum. Aslında tüm mesele ne istediğimize bizim karar vermiyor, adımıza ebeveynlerimizin karar veriyor olmasıydı.

Ben çok çabuk gaza gelebilen bir insandım ve beni yönlendirmek o kadar kolaydı ki! Herkese inanır her söylenene kanardım. Bundan sebep bazı arkadaşlarıma haksızlık bile yaptım. Tabi pişman oldum ama iş işten geçti illa ki. Şimdilerde kimseyi dikkate almıyorum. Sadece kendi isteklerim var. Yapmak, yaşamak istediklerim. Kendime vakit ayırmalarım var. Ruhumu beslemelerim. Dinlenmelerim. Bırakın ev süpürülecek, koltuklar dağınık kalsın. Yeter ki zihniniz toplu olsun. Beyniniz karışık olmasın. Kalbiniz pür pak olsun. Bu hayatı bir defa yaşıyorsunuz. Derler ya akan ırmakta iki kere yıkanılmaz diye o hesap işte. Geçen zamanda iki kere yaşanmaz.

Dönüşüm ve değişime önceden karşı çıktım. İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur derdim. Şimdi efsane deneyimler yaşıyorum kalbimde. Her nefesim bir mucize. Öğreneceğim çokşe, alacağım çok uzun bir yol var önümde. Ben bu yolda çok mutluyum. Çünkü para mutluluk sağlamıyor, statü ve çok başarı da. Asıl başarı kalbimizden geçiyor.

Arkana yaslan.

Derin nefesler al, ver.

Her soluğuna şükret.

Gören gözlerine, duyan kulaklarına, yürüyen ayaklarına kadar tüm uzvuna teşekkür et.

Kendine saygı duy.

Kendini sev.

Çok sev...