Kişilerarası duyarlılığa sahip kişiler, başkalarının sözlü olmayan sinyallerini nasıl okuyacaklarını bilirler. Ayrıca tutumlarını, arzularını, niyetlerini ve duygularını da anlarlar. Bu, kendi fiziksel ve zihinsel sağlığımıza geri dönen bir yeterliliktir.

Kişilerarası duyarlılık, başkalarının sözlü olmayan dillerinden bilgi almanıza izin veren bir yeterliliktir. İhtiyaçlarının, ruh hallerinin ve psikolojik gerçeklerin farkında olmayı içerir. Bu tür becerilerin empati etiketine dahil edilebileceğini düşünebilirsiniz. Ancak gerçekte kişilerarası duyarlılık bu boyutun çok ötesine geçer.

Kişilerarası duyarlılık uygulayan insanlar, sosyal ilişkiler dünyasını yönetmede daha iyidir. Bunun nedeni, başkalarının niyetlerini fark etmeleri ve sezmeleridir. Bu nedenle, ya yardım etmek, risklerden kaçınmak ya da daha zenginleştirici ve üretken ilişkiler kurmak için buna göre hareket edebilirler.

Sonuç olarak, kişilerarası duyarlılığın duygusal zekanın özünü oluşturduğunu öğrenmek muhtemelen sizi şaşırtmayacaktır. Bu, psikolojik iyi oluş üzerinde de büyük etkisi olan psikososyal bir değişkendir. Aslında, düşük duygusal zeka kontrolünün majör depresyon ve şizofreni ile nasıl ilişkili olduğunu destekleyen araştırmalar vardır.

Kişilerarası duyarlılığı iyi olan insanlar, iş tatmini ve liderlikte mükemmeldir.

Hepimiz, başkalarının durumlarını, tutumlarını ve ruh hallerini genel olarak değerlendirebilmemizi sağlayan temel psikolojik yeterliliklere sahibiz. Ancak, bu yeteneğe sahip olmamıza rağmen, hepimiz onu aynı şekilde geliştirmiyoruz.

Nitekim, sosyal ve duygusal boyutları ele alma ve anlama konusunda büyük becerilere sahip bazı insanlar var. Öte yandan, bu tür yetenekleri büyük ölçüde geliştirmesi gerekenler var.

Yani, kişilerarası duyarlılığı, başkalarının ne hissettiğini, ne düşündüğünü, kişiliğinin ne olabileceğini, ihtiyaç ve beklentilerini belirleme kapasitesi olarak tanımlayabiliriz. Falcı olmayı içermez. Aslında sözel olmayan sinyaller yoluyla bir dizi değerlendirme yapmayı içerir. Örneğin, jestler, ses tonu, duruşlar, hareketler, giyinme şekli ve benzerleri buna dahildir.

Ottawa Üniversitesi (Kanada), bugüne kadar sözel olmayan davranışlara çok az ilgi gösterildiğini vurgulayan bir araştırma yaptı. Bununla birlikte, gerçekte, bu tür bir dil ve onun anlayışı, hem sosyal alanda hem de organizasyonlar içinde büyük bir öneme sahiptir. Dolayısıyla tüm bu kodlara karşı duyarlı olmak, duygusal zekanın gelişmesinde belirleyicidir.