Elbette bu yılın özel koşulları var. Kuraklık, pandemi, iklim değişikliği, dünyada artan talep ve buna bağlı olarak artan fiyatlar. Türkiye’de de bir çok üründe olduğu gibi buğday, un ve ekmek fiyatlarını da artırıyor.

Türkiye’nin buğday üretim alanları daralıyor. Son 10 yılda 9,2 milyon hektardan 6,8 milyon hektara düştü. Verimlilik artışı nedeniyle alan bazındaki daralma bir anlamda üretime çok yansımadı. Buğday üretimi uzun yıllar ortalaması 20 milyon ton.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2020 yılında 20.5 milyon ton olan buğday üretim miktarı 2021’de yapılan son tahminlere göre 17 milyon 650 bin ton. Bu, son 14 yılın en düşük üretim seviyesi. Amerika Tarım Bakanlığı(USDA) ise Türkiye’nin buğday üretiminin 16.5 milyon ton olduğunu aylar önce tahmin etmişti. Üretimdeki düşüşün temel nedeni özellikle Güneydoğu, Doğu ve İç Anadolu bölgesinde etkili olan kuraklık.

Buğday fiyatı nereden nereye çıktı?

Buğdayda hasat henüz başlamadan, Mayıs ayı başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin ekmeklik buğdayı ton başına 2 bin 250 liradan, makarnalık buğdayı ise ton başına 2 bin 450 liradan alacağını açıkladı. Açıklanan fiyat piyasada o dönemki fiyatın biraz altındaydı. Üretimin az olacağını ve yılbaşına doğru buğday fiyatının çok yükseleceğini hesaplayan “yatırımcılar” döviz, altın, hisse senedi alır gibi buğday alarak lisanslı depolara koydu. Küçük çiftçi, borçlarını kapatmak, ihtiyaçlarını karşılamak için buğdayı ton başına 2 bin 200 liraya daha sonra 2 bin 300 liraya sattı. Durumu kısmen iyi olan çiftçi buğdayı biraz daha bekletti.

Bugün fiyatlara bakıldığında, Türkiye Ürün İhtisas Borsası verilerine göre ekmeklik buğdayın tonu ortalama 4 bin 200 – 4 bin 300 lira aralığında. Makarnalık buğdaylar ortalama 4 bin 500 lira seviyesinde.

Un sanayicisine “ucuz buğday” da fiyatı durdurmadı

Toprak Mahsulleri Ofisi, 30 Haziran 2021’den bugüne 5 kez buğday ithalat ihalesi yaptı. Yarın(25 Kasım’da), 385 bin tonluk 6.ihale yapılacak. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin nin buğday ithalatı 2 milyon tona ulaştı. Tonu 340 doları bulan, yani 4 bin liranın üzerinde ithal edilen buğday, ton başına 2 bin 475 lira ile 2 bin 525 liradan un sanayicilerine satılıyor. Un sanayicileri destekleniyor. Neden? Una zam yapılmasın diye. Ekmek fiyatı artmasın diye. Bunun faturasını da vatandaş olarak yine bizler ödüyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin görev zararı Hazine tarafından karşılanıyor. Yani ekmek zamlanmıyor diye sevinirken dolaylı olarak faturasını tüketici, halk ödüyor.

Fırıncılar, buğday hasadının başladığı Mayıs ayı sonunda unun 50 kiloluk çuvalını 160-170 liradan alırken bugün 300-320 lira arasında. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin ucuz buğday uygulaması da fiyat artışını durdurmaya yetmiyor. Çünkü sektörün tamamı ucuz buğdaydan yararlanamıyor. Ayrıca, enerji başta olmak üzere bir çok diğer giderler de zamları zorunlu hale getiriyor.

Ekmekte unun maliyeti yüzde 30 seviyesinde. Diğer maliyet ve giderler de hesaba katıldığında ekmek zammı kaçınılmaz görünüyor. Fırıncılar ekmeğe zam yapmazsa zarar eder ve iflasa kadar gider. Nitekim sektörden çekilenler var.

Buğdaya zam gelince un sanayicisi bunu fiyatına yansıtıyor. Fakat, una zam geldiğinde fırıncı bunu hemen ekmeğe yansıtamıyor. Çünkü ekmeğin fiyatını fırıncı belirleyemiyor.

Bir süreden beri ekmek fiyatları baskı altında tutularak yapılması gereken zam oranları tam olarak yansıtılmıyor. Unu daha pahalıya alan fırıncı esnafı bu zammı ekmeğe yansıtamıyor. Fiyatları uzun süre baskı altında tutmak mümkün değil, yakın zamanda şekerde yaşandığı gibi bir yerden patlak verir.

Hiç kimse ekmek fiyatına zam yapılmasını istemez. Ama buğday fiyatı artarken, un fiyatı artarken, fırıncıya “hayır sen zam yapamazsın” demek iflasını istemek olur.

Buğday üretimi 30-40 milyon tona çıkarılmalı

Gelişmelere bakılırsa bunlar daha iyi günler, asıl zor günler gelecek yıl yaşanabilir. Artan döviz fiyatları, gübre, mazot başta olmak üzere tarımsal girdilere yapılan zamlar tarımsal üretimi yapılamaz hale getiriyor. Buna karşı hükümetin aldığı bir önlem de yok. Tam tersine bu yıl bir çok destekte artış bile yapılmadı.

Türkiye’nin mutlaka buğday üretimini artırması gerekiyor. Oysa, Türkiye buğday ithalatını artırıyor. Türkiye, buğday ithal ediyor ama bunu işleyerek un, makarna, bisküvi vb. ürünler ihraç ediyor. Un ihracatında 7 yıldır dünya lideri, makarna ihracatında 4.sırada. Bunlar doğru. Fakat, soframızdaki ekmeğimizin de en azından bir bölümü artık ithal buğdaydan elde ediliyor. İthalat artık eskisi gibi ucuz değil. Toprak mahsulleri ofisi geçen hafta 385 bin ton buğday ithalat ihalesi yapacağını ilan ettiğinde dolar 10 lira seviyesindeydi, bu satırları yazdığımızda 12,7 liraydı. Daha ihale yapılmadan dolar 2,7 lira arttı

Un ve makarna ihracatının yerli buğdaya dayalı olarak yapılması büyük öneme sahip. Türkiye buğday üretimini 30-40 milyon tona çıkarması gerekiyor. Bunun için yeterli alan var, tohum var, çiftçi var. yeterli destek yok. Buğday üreten çiftçinin para kazanması gerekiyor.

Çiftçinin ürettiği buğday üzerinden yatırım yapanlar para kazanıyor. Buğdayı un yaparak satan un sanayicileri para kazanıyor. Unu ekmek yapan fırıncılar para kazanıyor. Ama çiftçi para kazanamıyorsa o zaman bu sistemde yanlışlık var. Bunun mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. Çiftçinin de para kazanacağı bir sistemin oluşturulması gerekiyor

2022 için iyimser tablo yok

2022 yılı için ne yazık ki iyimser konuşamıyoruz. Özellikle gübre ve mazot fiyatlarındaki yüksek artış nedeniyle kışlık ekim yapan çiftçilerden bazıları yeterli gübre kullanamadı. Bazıları hiç gübre alamadı. Bazıları ekim bile yapmadı. Bu nedenle 2022’de kuraklık olmasa bile ciddi bir verim kaybı öngörülüyor.

Bahar ekimi için şimdiden önlem alınmazsa buğdayda, unda, ekmekte zamlar kaçınılmaz. O zaman ekmek 5 lirayı da geçer.

Özetle, üretmezsen, ithalata mahkum olursan, ekmek fiyatı 4 lira mı olur, 5 lira mı olur diye tartışırken bir bakmışsın ekmek yok.

Ekmek fiyatı nasıl belirleniyor?

Ticaret Bakanlığı 29 Eylül 2021 tarihinde “Ekmek Fiyat Tarifeleri” başlığı ile ekmek fiyatının nasıl belirleneceğini şöyle açıkladı:

“Esnaf ve Sanatkârlarca Üretilen Mal ve Hizmetlerin Fiyat Tarifeleri Hakkında Yönetmeliğin “Fiyat tarifelerinin belirlenmesi ve onay esasları” başlıklı 5 inci maddesi;

“(1) Esnaf ve sanatkârlarca üretilen her türlü mal ve hizmetlerin fiyat tarifeleri, bağlı bulundukları odalarca hazırlanır ve odanın bağlı olduğu birlik yönetim kuruluna sunulur. Odalar, tarifesi yapılacak mal ve hizmetler için bir önceki dönem belirlenmiş olan tarifedeki hadler üzerinden, gerekli maliyet hesaplarını yaparak, buna ilişkin belgelerle birlikte, yeni döneme ait tarifelerini, incelenmek üzere birliğe verirler.

(2) Birlik yönetim kurulu, fiyat tarifesinin birliğe sunulmasından itibaren otuz gün içinde, gerektiğinde bu konuda oluşturulacak komisyon veya uzman kişi ve kuruluşların görüşlerini de alarak, inceledikten sonra tarifeyi aynen onaylar ya da gerekçesiyle birlikte reddeder. Birlik yönetim kurulu, bu süreyi hiçbir şekilde uzatamaz. Ancak, 4/1/2012 tarihli ve 28163 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde tanımı yapılan ekmeğin fiyatına ilişkin tarifeler, sırasıyla, ilgili belediye, Ticaret İl Müdürlüğü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, ticaret ve sanayi veya ticaret odası ile ilgili odanın temsilcilerinden oluşan komisyonun değerlendirmesinin, ilgili federasyonun ve Ticaret Bakanlığının görüşünün alınmasından sonra Birlik tarafından onaylanır.” hükmünü amirdir.

Ekmek fiyat tarifelerinin belirlenmesine ilişkin süreç

Öncelikle fırıncılık ve unlu mamuller imalatı ve ticareti mesleğinde kayıtlı olanların üye olduğu esnaf ve sanatkârlar odaları, ekmek fiyat tarifesini hazırlayarak bağlı bulundukları birliğe başvururlar.

Başvuruyu alan birlik, adı geçen Yönetmelikte öngörülen katılımcılar ile toplantı yapılarak odanın sunduğu ekmek fiyat tarifesinin görüşülmesini sağlamak üzere ilgili belediye, ticaret il müdürlüğü, il tarım orman müdürlüğü, ticaret ve sanayi veya ticaret odası ile ilgili odanın temsilcilerinden oluşan bir komisyon kurulmasına yönelik işlemleri yapacaktır.

Adı geçen temsilcilere komisyona katılımın zorunlu olduğu bildirilerek davet yazılı olarak yapılmalıdır. Yazılı bu davete icabet etmeyen olursa Bakanlığımıza onay için gönderilirken bu husus açıkça belirtilmeli ve temsilcilere gönderilen davet yazısı ek yapılmalıdır.

Alınan komisyon kararı ilgili birlik tarafından öncelikle Türkiye Fırıncılar Federasyonuna görüş alınmak üzere gönderilmelidir. Daha sonra komisyon kararı, Federasyon görüşü ile birlikte ilgili birlik tarafından Bakanlığımıza görüş almak üzere sunulmalıdır. Bakanlığımızın görüşünün alınmasını müteakiben, ekmek fiyat tarifesi, ilgili birlik tarafından tarifenin onaylanmasıyla yürürlüğe girecektir.”