Sermaye ile üretime geçemeyen toplumlar, gelişmenin birinci aşamasında kalıyor. Birinci aşama tarım toplumudur. Tarım toplumu, toprakta üretim yapan toplumdur. Sanayi toplumu, sermaye ile (fabrikada) üretim yapan toplumdur.

Fabrika ile üretim yapabilmek için, sermaye gerekiyor. Sermaye birikimini sağlayamayan toplumlar, sanayi üretim aşamasına geçemiyor. Tarımsal aşamada kaılıyor. Taımsal üretim ile sanayi üretimi ticareti yapıldığı zaman, ekonomik artıklar sanayi ülkelerine akıyor.

Batı bu ekonomik kuralı, uygulamak suretiyle sürekli ileri gitti. Tarımsal ülkelerin, tarımsal üretimde saplanıp kalmalarının yolunu buldu. Ülkeler Batının zenginleri ile Doğunun fakirleri şeklinde ayrıştı. Ayrışmadan, bir parça sıyrılan bizim gibi ülkeler, Batının canını sıkıyor.

Malesef ülkemizde sermayenin önemi anlaşılmış değil. Sermaye ile patron aynı sayılır. İşçiye iş verenin sermaye olduğu unutulur. Halbuki ekonomide önemli bir kural vardır. Bu kurala göre ülkelerin SERMAYE/EMEK oranları zenginliklerini tayin ediyor:

Örneğin Almanya ile Türkiye arsındaki Sermaye/Emek oranındaki fark, ücret farklılığını yaratan en önemli faktördür. Payı oluşturan sermaye emeğe göre ne kadar yüksek ise, ücretler o kadar yüksek olur. Bunun ekonomik kuralı şudur. Üretime katılan faktörlerden hangisi, diğerine göre daha çok ise onun verimi azalır, diğerinin verimi artar. Sermaye çok ise faizler düşer, ücretler artar.

Ücretler söylem ya da idari tedbirler ile artmaz. Ücretin artabilmesi için, Sermaye / Emek şeklinde ifade edilen formülün payını oluşturan '' Sermayeyi'' artırmak gerekiyor. Sermaye artışı olmadan ücret artmaz. Ücretini artıramayan toplumlar fakir kalır. Fakirliğin gerisindeki en büyük neden, sermaye birikimindeki eksiklikten geliyor.

Sermaye birikimi nasıl gerçekleşir. İki yolu var. Birincisi ulusal tasarrufları artırmak. Türkiye yılda ortalama 96 milyar dolar tasarruf ediyor. Bu tasarruf, sermaye birikimi için yeterli gelmiyor.

İkinci yol yurt dışından sermaye tedarik etmektir. Doğrudan kalıcı sermayenin ülkeye gelmesi, sermaye birikimini artırıyor. Doğrudan sermaye girişi ise şartlara tabidir. Türkiye son yıllarda, teknolojiye bağlı verimlilikte önemli adımlar attı. Son günlerde, uluslararası sermaye ülkeye akıyor.

Bu akımdan rahatsız olanlar var. Rahatsız olanlar, kendilerine göre değer yargıları yaratmakta mahirler. Halbuki ekonomi bilimi ''Geri kalmanın temel nedenini SERMAYE BİRİKİMİNDEKİ olumsuzluklara'' bağlıyor.