Emperyalist İngiltere, uluslararası topluma ''İngiliz tacirlerinin çıkarı, İngiltere’nin çıkarıdır'' diyordu. Bu sayede İngiliz tacirler, Çine eroin satarak para kazandılar. Hindistan’da, tuz tekeli kurdular, milyonlarca hintlinin açlıktan ölümüne neden oldular, para kazandılar.

Emperyalis Fransa, Vietnam, Orta Afrika ve Cezayire asker gönderirken ''Geri kalmış toplumlara medeniyet götürüyoruz'' diye sesleniyordu. Realitede ise gittikleri yere kan ve göz yaşı götürdüler. Cezayir’de 1,5 milyon masum insanı katlettiler.

Emperyalist Amerika, uluslararası topluma '' Teröristleri ve Diktatörleri yok etmek amacıyla hareket ettiğini'' söylüyor. ''Demokrasi getiriyorum'' diye sesleniyor. Realitede ise, Fıratın Doğusunda teröristlere yardım ve yataklık ediyor. Mısırda, diktatör Sisiyi destekliyor.

İngiltere-Fransa ve Amerika, emperyalizmin uygulanmasında ortak hareket etmeye başladılar. Hangisinin çıkarı zarar görüyor ise birlikte hareket ediyorlar. Metod üç aşamalı gerçekleşiyor. Saddam ve Kaddafi’nin yok edilmesinde bu üç aşamalı metod kullanılmıştır.

1. Kendilerine ve çıkarlarına karşı çıkan ülkenin lideri, önce ''diktatör'' ilan ediliyor. Medya ellerinde olduğu için, halkı ikna etmek kolay.

2. Terörizmden zarar gören devletin, terörizm ile mücadele zaafiyeti gösteren ülkeye müdahale etmesine, uluslararası hukuk izin veriyor. Amerika bu kuralı fırsata dönüştürdü. Ülkeye girmeden önce terör yaratıyor. Terörü bahane ederek asker gönderiyor.

3. Terörizmi ve dikta rejimlerini bahane ederek girdikleri ülkelerde, amaçlarına ulaşmak için kan döküyorlar. Ekonomik kaynaklara el koyuyorlar. Paravan Hükümetler kurarak, amaçlarına ulaşıyorlar.

Eğer, herhangi bir ülke lideri hakkında Batı Basını ''Diktatör Teması'' işliyor ise, o ülke emperyalizmin hedefine girmiştir. Liderin demokratik usuller ile seçilmiş olması sonucu değiştirmiyor.