Tuik’in bugün açıkladığı rakama göre enflasyon % 85,51 oldu. Bu büyüklükte bir enflasyon ile her şeyin yerli yerinde olması mümkün değildir. Enflasyon geçinme endeksini bitirir; yaşam maliyetlerini çok yükseltir. Hayat standardını inanılmaz biçimde düşürür. Kurumların,   şirketlerin ve tüm işyerlerinin işletme sermayesini yer. Dolasıyla  maliyetleri yükseltir. Hemen hiçbir işte planlanan rakamlarla gidişat olmaz.

     O halde enflasyonu yurtiçi rakamlara göre  % 5 seviyesine düşürmeliyiz.  Eğer bu seviyeye düşürebilirsek; kredi maliyetleri düşer; gereğinde Devlet Bütçesi’nden kredilerin maliyetinin bir bölümünü karşılama (Süspansiyon ) yapmaya  gerek kalmaz; işletmelerin; işletme sermayesi,  kendini korur ve daha ekonomik şartlarda hizmet sunmaya devam eder.

      Enflasyonu % 5 e düşürmek için dış ticaret açığının olmaması gerekir. (Dış ticaret rakamları)  Turizm ve hizmet sektörleri gelirleri, Dış mütayidlik gelirleri, taşımacılık gelirleri ile döviz rezervimizin artı yüksek değerle birlikte; riskleride göz önünde bulunduracak seviyede yüksek olması gerekir. Aşırı ithalat yaptığımız; malları yurt içinde üretir hale gelmemiz gerekir. Örneğin ‘Petro Kimya Sanayii’nde olan 45 milyar dolarlık ithalatın; yeterli yatırımlarla en aza indirilmesi gibi. Enerji ithalatında Hükümetin yaptığı  Orta Vadeli Program (OVP Eylül  2022 de yapıldı.) göre bu yılki enerji ithalatının  (petrol. doğalgaz, kömür)  103  milyar dolar olacağı hesaplanıyor. Sakarya Gaz Sahası’ndaki; doğalgazın yurtiçi kullanımına 2023 martında sunulacağı  planlanıyor. Bu miktarında 2023 yılında; takriben 4 milyar metreküp  olacağı hesaplanıyor. Buna rağmen eğer Dünya Borsa’larında petrol varil fiyatları 50-55 dolar civarına düşerse; enerji maliyeti olabildiğince düşebilir. Ayrıca ürettiğimiz elektriğin % 25 ini doğalgaz çevrim santrallerinden elde ediyoruz. Bu rakamın önümüzdeki yıllarda daha çok güneş ve rüzgar enerjisinden; çok daha Fazla faydalanarak azaltmalıyız. Devlet kendi tasarruf tedbirlerini de  uygulaması gerekir.  Enflasyon düşerse SGK giderleri ve gelirleri daha dengeli bir hale gelecektir. Burada Devlet Bütçesi’nden katkı azalacaktır. Bu konuma bağlı sosyal güvenlik giderlerinde tasarruf tedbirlerine uyulmalıdır.

      Bir diğer konu; gelecekte önü görülmeyen önemli bütçe harcamalarını  (süspansiyon ) meydana getiren Şehir Hastanelerini; Devlet  kendi bütçesinden yaptırmalı ve işletmesini de   Sağlık Bakanlığı kendi yapmalıdır.  Özel Hastahaneler  zaten mevcuttur. Bu şekilde bütçe üzerine aşırı yüklenme olmamalıdır.

    Bir diğer konuda Devlet İç Borçlanma politikasını bırakmalıdır. Mevcut borçlanma durumunu da 2 yıl içinde sıfırlamalı; olağan üstü durumlarda (çok önemli yatırımın tamamlanması, Milli Savunma Programları)  dahilinde Devlet Bütçesinin % 2,5 ğuna kadar  iç borçlanma yapılabilir.

     Bütün bunlar yapıldığında Türkiye Cumhuriyeti her yıl % 5 ile % 7 arasında büyüyebilecek; özellikle her çeşit altyapıya ve önemli altyapılara çok daha fazla kaynak aktarabilecektir. Bu olgu işsizliğe  önemli çözüm sağlıyacak; kişi başı gelir seviyesini ve hayat standardını yükseltecektir.  Özellikle şu anda çok önemli olan Yüksek Hızlı Tren (YHT) yatırımlarının 81 ile ulaşır duruma zaman içersinde gelebilecektir.