Yine beni eskilere götüren yaşanmışlıklar

Nisan 1963 Ordu’dan Hacca giden bir grup..

Hacca giden tüm yolcular önceden belirlenen yerde toplanır, aileleri, arkadaşları, sevdikleri uğurlamaya gelirdi. Dedem Dursun Altaş, eniştem Haşim Yüce’nin babası Ziya Yüce ve tanımadığım Ordulu büyüklerimin uğurlama anının fotoğrafı.

7-8 saatlik otobüs yolculuğuna dayanamazken,10-15 gün süren bir yolculuk.Teknoloji gelişmeden önce ise yürüyerek, at sırtında, eşek, katır ya da deve sırtında 3 ay süren bir seyahat!

Şimdi 3 saatte oradasınız. 3 saate karşılık 3 ay…

Çocukken, birkaç büyüğümü yolcu etmeye beni de götürmüşlerdi. Gözyaşları içinde uğurlanıyordu herkes. Bir anlam veremiyordum, neden ağlıyorlar diye… “Gidipte dönmemek var, hakkını helal et” diyordu insanlar birbirine. O sözü de ilk o zamanlar duymuştum.Farklıydı şimdi yapılan uğurlamalardan.Çok uzun sürüyordu gitmek, kalmak, dönmek. Dönüş zamanı karşılamaya giderdi yine tüm aile…Özlem, hasret , sevinç hepsi bir arada yaşanırdı, aile bireylerine, komşulara hediyelik eşyalar getırırlerdi.. Veren de alan da çok mutlu olurdu. Hurma ve zemzem suyu olmadan olmazdı.

Kabe’nin 65 yıl önceki siyah - beyaz fotoğrafı. O da çok değişmiş her şey gibi. Ne kadar sade ve gösterişsiz..Son halini gidip görenler bilir. Kabe’nin etrafı yüksek lüks otellerle dolmuş. Otel odalarından izleniyor büyük alan.. Oralarında bozulmuş doğal yapısı..

Fotoğrafta görüldüğü gibi, Babam, amcam, eniştem ve birkaç akrabalarım da uğurlamaya gelmişler . Adana havaalanına kadar bizler de otobüsteydik .Adana’ya kadar götürdük, onlar uçakla gittiler bizler geri döndük diye anlatmıştı babam.

Eskiler eskiler.. Ne varsa eskilerde. Şimdi 3 saatte git, otellerde konakla, yeme içme rahat , siyah beyaz da değil renkli renkli fotolar, videolar , rahatlık konfor ne ararsan var..Çok zor olmasına rağmen, eski yolculukların tadı farklıymış.