Hükümetin faiz konusundaki tutumu ekonomi bilimi ile bağdaşmıyor. Türkiye, faize müdahale edilmenin sorunlarını yaşıyor. Sorunların en önemlisini çözmek için faize benzer bir politika uyguluyor.

1. Kur artışlarının gerisinde, politika faizini negatif seviyeye düşürmek vardı. Politika faizi, mevduat faizini belirler. Mevduat faizini düşürür. Piyasa faizini düşürmez. Aksine, yükseltir. Nitekim, politika faizi yüzde 18 iken, piyasa faizi yüzde 19 idi. Politika faizi, yüzde 14 seviyesine düşürüldü, piyasa faizi 23,7 seviyesine yükseldi.

Mevduat faizinin düşmesi ise vatandaşın dolar satın almasına neden olur.Kurlar artar. Dolarizasyon artar. Dün akşamki verilere göre bankalardaki mevduatın yüzde 66 sı, döviz mevduata dönüşmüş. Vatandaşı TL mevduatta tutmak için kur garantili mevduat sistemine geçildi. Bu politika, özel amaçlı faiz artışıdır. Sadece mevduat sahibini ilgilendiriyor.

2. Özel amaçlı ekonomi politikalar, beraberinde sorunlar getirir. Nitekim, azalan TL mevduat yüzünden bankalar, TL mevduata politika faizinin üzerinde faiz vermeye başladı. Merkez bankasının likiditeyi sıkması böyle bir sorunu hızlandırıyor. Likidite sorunu çeken bankalar, faiz silahın kulalnmaya başladılar ve mevduat faizini artırıyorlar. Hükümet durumu fark etti ve mevduat faizini yüzde 14 ile yüzde 17 arasında sınırlandırdı. Bankalar bu limitler arasında TL mevduata faiz vermek zorundalar.

3. Toplam mevduat içerisinde, TL mevduatın yüzde 33 seviyesine düşmesi, merkez bankasının devre dışı kalmasına neden olabilir. Zira, ekonomideki etkinliği de üçte bir oranına düşmüş oldu. Politika faizinin düşmesi ya da yükselmesi, döviz mevduatta kalanları ilgilendirmiyor. Önümüzdeki günlerde kur artışlarını, politika faizi ile durdurmak, çok sınırlı bir alan için geçerli olacak. Çünkü ülke ağır bir dolarizasyon sorunu yaşıyor.

4. Doları para ve mevduat olarak kullanmanın maliyeti vardır. Dolar ülkeye bedava gelmez. Karşılığında mal ve hizmet ihraç etmek gerekir. Cari açık var ise ülkedeki dolar borç olarak alınmıştır. Borç alan faiz öder. Kağıttan kule dolar için ülke yurt dışına her yıl faiz ödüyor.

5. Dolar kuru, üç ay içerisinde 8 liradan yükselmeye başladı. 19 lirayı gördü. Sonunda 12 liraya rampa oldu. Hedefin 12 lira olduğu anlaşılıyor. Ülke, üç ayda yüzde 50 devalüasyona maruz kaldı. Maliyetler buna göre ekonomiye yansıyacak. Maliyet enflasyonu karşısında, merkez bankasının eli kolu bağlıdır. ''İthal malı fiyat geçirgenliği'' yoluyla maliyet enflasyonu yaşanıyor.

Enflasyonist ekonomilde hesap yapma zorluğu vardır. Piyasa bu zorluğu, 12 TL dolar kuru üzerinden aşmaya çalışacak.

6. Kur haraketlerindeki yüksek volatiliteden (oynaklıktan) vatandaş madur oldu. Doları, 12 liranın üzerinde satın alanlar var. Zarar büyük. Finans piyasasının önemli bir özelliği vardır. Birileri kaybediyorsa, birileri kazanıyordur. Ülke kazananların kim olduğunu merak ediyor.