Ulusal Fındık Konseyi Başkanı Sebahattin Arslantürk, fındık  bölgesindeki Ziraat Odaları Başkanları için, "Maalesef başkanlar, fındık piyasasında manipülasyon yaratacak açıklamalar yapıyorlar. Türk fındık ihracatçısını, tüccarı  her fırsatta kötülüyorlar" demiş.
*
İlahi Arslantürk; adamların yaptıkları tek iş bu zaten.
Fındık ziraati ile işleri yok ki!.. Verim azalmış, kalite düşmüş umurlarında mı?
Hangi projede varlar ki? Şunun şurasında, Fındıkta Verim ve Kaliteyi Artırma adı altında bir proje uygulandı.
Tek kuruş, tek alın teri katkıları olmadı. "Çok laf yalansız olmaz" gerçeğini unutup, habire konuşup durdular..
Pardon durmadılar. En küçük fırsatı ganimet bilip konuşmaya devam ediyorlar.
Çünkü işin ucunda gazetelere çıkmak, televizyonlarda yer almak var!
Bunun için; meteoroloji memurları gibi, "fındığı don vurdu, rüzgar uçurdu, güneş kavurdu" der dururlar da, bilim ve teknolojinin her derde çare bulduğu bir zaman diliminde, bunların fındığa verdiği,vereceği zayiatı önlemek için nelerin yapılması gerektiği konusunda kıllarını dahi kıpırdatmazlar.
Adamlar sanki, kötü işleri tespit etme ve de fındığa fiyat biçme azası gibiler!..
*
Ama unuttukları bir atasözü var: "Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz."
Bizden hatırlatması..
*
Yeri gelmiş iken bir hatırlatma daha:
Fındıkta, gerçek usülde ziraat odası başkanlığının nasıl yapıldığını öğrenmek için, Giresun'da Özer Akbaşlı'ya, gerçek üreticilik için ise Keşap da Mustafa Şahin'e baksınlar.. Belki işe yarar da, ziraatçi gözüyle fındık ve fındık üreticisi için neler yapılabilir? Bunu öğrenirler.
Unutulmasın! Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır.
Tabii bir de rahmetli Uğur Mumcu'nun "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar" diye tarif ettiklerinden olmak var ki, Allah eylemesin..