2021 Aralık ayından beri, fiyatlar sürekli artıyor. Artışın gerçek nedeni, piyasadaki para miktarındaki artıştan kaynaklanıyor. Para miktarı denildiği zaman sadece nakit paralar anlaşılmaz. Mevduat para sayılır. Çek-bono gibi parasal işlev gören kıymetli evraklar da vardır. Tayin edici unsur nakit para+mevduattır.

Ülkemizdeki para miktarındaki artış sorunu, kaydi mevduattan kaynaklanıyor. Bankaların görevi, vatandaşın mevduatını krediye dönüştürmektir. Bankacılık sistemi, aynı birim mevduatı birden çok krediye dönüştürme gücüne sahiptir. Bu güç, Merkez Bankasına yatırılan mevduat karşılık oranları arttıkça azalıyor. En son, bankalar mevduatın yüzde 25 ini Merkez Bankası karşılık hesabına yatırıyor. Geride kalan yüzde 75 mevduat miktarını bankalar krediye dönüştürüyor.

Rakamlara bakıldığı zaman, mevduatın yüzde 75 ini krediye dönüştürmelerine rağmen, bankalarda mevcut mevduattan daha çok kredi verildiği görülüyor. Bu durum, olmayan mevduatın, krediye verilmiş olmasına delil sayılır. Demek ki bankacılık sistemi, kaydi olarak para üretiyor. Merkez Bankası para basmasa dahi sistem, para üretiyor. Üretilen fazla para, fiyatlarda artış olarak kendini gösteriyor.

Örnek ile açıklamak gerekirse, ortada bir yangın var. Yangını söndürmek için ne yapılması gerektiğini, herkes bilir. Eğer yangına odun atmaya devam ederseniz yangın sönmez. Enflasyon bir yangındır.

Hükümet uyguladığı para politikaları ile sürekli yangına odun atıyor. Bunları sıralayalım;

1. Yüzde 14 olarak uygulanan politika faizi, reel anlamda negatif. Yani, beklenen enflasyonun çok altında. Böyle olunca, bankaların para maliyeti düşüyor. Düşük maliyet, bankaların daha çok kredi vermelerine neden oluyor. Piyasaya giren kredi, efektif talebi harekete geçiriyor. Fiyatlar artıyor.

2. Hükümet, politika faizini düşük tutmakla yetinmedi. Devlet bankalarını kullanarak, aylık yüzde 0,99 üzerinden piyasaya kredi dağıtıyor. Yıllık yüzde 12 faiz, yüzde 70 enflasyon karşısında, yangına benzin dökmek gibi sonuç yaratıyor. Zira, yüzde 12 ile borçlanan insanların borcunu enflasyon ödüyor.

3. Düşük faiz uygulaması, bankaların kaydi para yaratma düzenini harekete geçirdi. Mevduat karşılıklarını artırmak suretiyle, sistemi kontrolde tutmak zorlaştı. Zira, düşük faizli krediler dövize dönüp, TDH hseaplarına yatıyor. Olmayan döviz, olmayan mevduat fiili paraya dönüşüyor.

4. Pandemi nedeniyle, FED aşırı dolar basmıştı. ECB de Euro basmıştı. Euro ve dolar üzerinden enflasyon yaşanıyor. Bu enflasyon, ithal malları fiyat geçirgenliği yoluyla ülkeye yansıyor.

4. sıradakinin etkisi bizi aşar. Ancak, ilk üçdeki parasal uygulamalar fiyatları artıracaktır. Soru şudur.

Hükümet gerçekten yangını söndürmek istiyor mu? Söndürmek istiyorsa, neden sürekli yangına odun atıyor ?