Ekonomideki tüm hareketlerin gerisinde FİYAT mekanizması vardır. Fiyatlar sayesinde üretim yapılıyor, üretilen ürünler tüketiciye ulaşıyor.

Sorun şudur. Fiyatlar nasıl oluşuyor?

Din adamlarına göre ''fiyatları Allah'' oluşturuyor. Bu söylemin tarihi yeni değil. Bilmediğini bilmeyenler için ''İkna Edici'' bir söylem. Önemli olan da budur. Halkı ikna etmek. Nitekim diyanet, yükselen fiyatlar karşısında, bilmediğini bilmeyenleri ikna etmek amacıyla, tarihi söylemi tekrar ediyor.

Ekonomi bilimi çok gelişti. Ekonomi bilimine göre, serbest piyasa ekonomisinde fiyatları ''Arz ve Talep'' tayin ediyor. Arzı, maliyetler belirliyor. Talebi ise fayda tayin ediyor.

Bu kuralı devletin fiyatlara müdahalesi bozuyor.

Ekonomi konusunda yetersiz bilgiye sahip olanlar, fiyat denildiği zaman sadece mal ve hizmet fiyatını anlıyor. Üretim faktörlerinin de fiyatı vardır. Emeğin fiyatı ücrettir. Sermayenin fiyatı faizdir. Bunları yok sayamaz sınız. Sayarsanız, uyguladığınız politikaya karşı ekonomik kurallar aşırı tepki gösterir. Veriminden daha yüksek ücret, maliyet enflasyonu yaratır. Piyasada oluşan faizden düşük faiz uygulamak, fiyatları aşırı artırır.

Hükümetler faiz düşsün ister. Faiz düştüğü zaman yatırımlar artar. İstihdam artar. Ekonomi büyür. Bu kuralın işlemesi için sınırlayıcı bir kural daha vardır. Tasarruftan daha çok yatırım yapılamaz. Yapıldığı taktirde, enflasyon kaçınılmazdır.

Düşük faiz tüketimi de artırıyor. Düşük faiz uygulandığı zaman, insanlar tüketici kredileri yoluyla daha çok tüketim yaparlar. Gelecekteki gelirin bu günden tüketilmesi, efektif talep olarak piyasaya giriyor ve fiyatlar artıyor.Sınırlı arz karşısında, artan talep yüksek fiyat ve enflasyon olarak karşımıza çıkıyor.

Enflasyona kapılan bir ekonomide kritik noktadan sonra hiper enflasyon ortaya çıkar. Üretici ve tüketicinin birlikte stok yapmasıyla, hiper enflasyon tetikleniyor.

- Gelecekte fiyatların daha da artacağına inanan tüketici, elindeki tasarrufu ile ihtiyacından daha fazlasını satın alır. Düşük faizli kredi ile elde ettiği parayı mala ya da dövize yatırır. Stok yapar. Tüketici stokundaki artışlar, gereksiz yere mal ve döviz fiyatlarını artırır.

-Düşük faiz ve yüksek enflasyon dönemlerinde, arz açısından da stokçuluk önlenemez. Zira üretici, sattığı malı yerine koyamayacağını düşünür. Düşük faizin getirdiği kredi maliyeti, fiyatlardaki artışın gerisinde kaldığı sürece mal ve döviz stoklamayı tercih eder.

Bir taraftan tüketici stoku, diğer taraftan üretici stoku arzın, talebin gerisinde kalmasına neden oluyor. Arz talep dengesi aşırı fiyat artışı ile kuruluyor.

Şu anda ülkemizdeki devam eden enflasyon ''düşük faiz=gevşek para politikasından'' kaynaklanıyor. İşin kötü tarafı, yanlışta ısrar, sistemi hiper enflasyona doğru sürüklüyor.