Göçlerin ekonomik nedeni, toprak ve sermaye birikimine bağlı olarak gerçekleşiyor.

Tarımsal üretim aşamasında tayin edici faktör topraktır. Nüfus artışı ile toprakta üretim artışı arasında paralellik vardır. Nüfus artar, daha çok emek ve işlenecek toprak da varsa, üretim artar. Ancak bir sorun var. Toprak artamıyor. Artan nüfus, sabit toprak ile üretime girdiği zaman, verim önce azalarak artıyor. Belli bir maksimumdan sonra artarak azalıyor ve sonunda sıfırlanıyor.

Verimi sıfırlayan nüfus artışından fazlasına toprak iş vermez ve GÖÇ başlar.

Bu ekonomik ilişkinin tipik örneğini Karadenizde yaşadık ve yaşıyoruz. Karadenizde toprak çok sınırlı ve nüfus artıyor. Kişi başına verim, benim gençliğimde sıfırlanmıştı. Toprakta geçinemeyenler, önceleri Adapazarına göç ediyordu.

Ulubeyde toprağı az olanların verimi sıfırlanmıştı. Boşta kalanlar emeklerini değerlendirmek amacıyla İstanbula para kazanmaya giderdi. Daha sonra, Almanyaya çalışmak üzere gitme dönemi başladı. Türkiyeden Almanyaya göç etme nedeni, Almanyada sermaye birikiminin yüksek olmasıydı. Sermaye birikimi, ilave emek talep ediyor. Nüfus artışı, ilave emeği karşılamaz ise, başka ülkelerden emek akımı ve göç başlar.

Almanya 2. dünya savaşı sırasında 20 milyon genç nüfusu kaybetmişti. Savaştan sonra, zor günler yaşadılar. Ancak, üretim bilgisi kaybolmamıştı. Galipler, Alman bankalarına el koydular. Herkese 100 marklık hesap açtılar. Üretimi finanse ettiler. Üretim bilgisi ile finansman bir araya gelince, Alman ekonomisi harekete geçti. 1960 lara gelindiğinde, Alman nüfusu, emek talebini karşılamıyordu. Başta Türkiye olmak üzere, nüfusu yüksek ülkelerden Almanyaya göç başladı.

Göçmenler sayesinde Almanya çağ atladı. Zira, dışarıdan gelen işçilerin yatırım maliyeti sıfır idi. Kendi vatandaşının çalışma yaşına kadar yapılan harcamaları toplum karşılar. Dışarıdan gelen işçilerin ise topluma maliyeti yoktur. Milyonlarca maliyetsiz oluşmuş emek sayesinde Almanya, Avrupanın bir numaralı üretim üssüne dönüştü.

Sanayi üretim aşamasında meydana gelen göç hareketleri, tarımsal üretim aşamasına benzemiyor. Sermaye, çalışma gücüne haiz genç insan talep ediyor. Çalışmaya gelenleri, geçici işçiler olarak görüyor. Geçici işçi statüsüyle, Almanyaya gidenleri hoş işler beklemiyordu. Ne kadar pis iş varsa, yabancı işçilere yaptırıldı.

Sermayenin emek talebi, çok acımasız sonuçlar geliştirir. Köleliğin modern versiyonudur. 1967 yılında bu durumu filen şahit oldum Halam Almanyaya gitmiş ve bir hastanede çalışıyordu. Onu ziyarete gittim. Baktım ki radyoloji bölümünde çalışıyor. ''Hala burada radyasyon var, kendini korumalısın'' diye uyardım. Halam bana ''radyasyon da ne'' demez mi. Çok yaşamadı.

Sermaye daha çok emek ile çalışmaya başlayınca ilave işçinin veriminde azalmalar meydana geliyor. Ücret, verimine eşitlendiği aşamada, sermayenin emek talebi duruyor. Buna bağlı olarak göç de duruyor. Nitekim 1980 li yıllarda, Almanyanın misafir işçi talebi sonlandı.

Üretime teknoloji girdikçe, basit emeğe olan talep azalıyor. Teknolojinin getirdiği işsizlik sorunu başlıyor. İşsizlik, kritik noktayı aşınca, misafir işçiler hedefe konuyor.1980 lerden itibaren Almanya, misafir işçilerin ülkesine geri dönüşleri destekleyici uygulamalar yapıyordu.

Toplum sanayileştiği zaman, sanayideki verime bağlı olarak ücretler artıyor. Aynı ülke içerisinde, tarımsal kesimden sanayi bölgelerine doğru göç başlıyor. Köyler boşalıyor, şehirler büyüyor. Türkiye bu aşamayı yaşıyor.

Sanayide çalışanların ücret artışları, tarım işçisine anında yansıyor. Tarımsal üretimin yapılabilmesi için göçmen işçiye ihtiyaç duyuluyor. Latinolar olmasa, Amerikan çiftliklerinde üretim yapılamaz aşamaya gelindi. Bizde de yavaş yavaş geliniyor. Gürcüler olmasa fındık ve çay toplanamıyor.

Sanayi üretim aşamasında göç için ekonomik kural şudur. Sermaye birikim farklılıkları göç yaratıyor. Sermaye birikim farklılığının ülke içerisinde olması sonucu değiştirmiyor. Nerde çok sermaye birikmiş (fabrika çoğalmış) ise oraya doğru göçler devam ediyor.

En çok sermaye birikimi Avrupada var. Afrika ve Asyadan, insanlar, Avrupaya doğru göç ediyor. İlginç olanı, Müslüman ülkelerden, Avrupaya göç durdurulamıyor. Müslüman ülkeler sermaye biriktiremedi. Birikeni de finans piyasasından anında dışarı çıkıyor. Ne acıdır ki, Müslümanlar, Hristiyan ülkelere doğru ekonomik refahlarını artırmak amacıyla göçüyor.