Sabah akşam yürüdüğüm evimin yolu... Baygın duran ağaçların dallarını, kenara çekilmiş sararmış yaprakları, bazen dalgalı, bazen sakin denizin görüntülerini, her gün biraz daha büyüyen küçük çam ağaçlarını, geceleri yanıp gündüzleri sönen elektrik direklerini, elleri cebinde sakin adımlarla yürüyen dalgın insanları son 5-6 aydan beri fark ettim. Çoğu insan gibi benimde kafam o kadar dolu ki, kendimi bu güzelliklerden mahrum etmişim.
Dalgalar sahile vurur ve sonra kaybolur. Ardından bir başka dalga gelir, o da sahile vurur kaybolur. Düşüncelerde dalgalar gibi gelir ve sonra kaybolur. Düşünceler kendiliğinden ortaya çıkarlar, bir çaba göstermek gerekmiyor.
Beynimiz durmadan düşünce üretir. Hele benim beynim devamlı meşgul. Biz fark etmeden zihnimiz kendisi bazılarını filtre eder, edemedikleri aklımıza gelir.
O yüzden geçmişe dair takıntılarımızı veya geleceğe dair endişelerimizi bir kenara bırakıp farkındalığı yaşayalım..
Böyle güzellikleri kaçırmayalım. Kim bilir kaçırdığım, göremediğim, görmek için çaba sarf etmediğim ne güzellikler var.