Eğitim-Sen Ordu Şube Başkanı Ahmet İncedere 12 Haziran dünya çocuk işçiliği ile mücadele günü nedeni ile yazılı bir açıklama yaptı.
          İncedere açıklamasında şunları ifade etti.  Bizler çocukların emeklerine, bedenlerine ve yaşamlarına göz dikenleri iyi tanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti BM Çocuk Hakları sözleşmesini bile çekince koyarak kabul etmiştir. Çocuk haklarından korkan devlet zihniyeti; onları istediği zaman katletme, istismar etme ve emeklerini dilediğince sömürme rahatlığının elinden alınmasını istememektedir. Çünkü devlet çarklarını Ceylan’ı katleden karakol ve kalekolların inşaatlarını arttırarak, istismara karşı gözüküp yeni çocuk cezaevleri açarak, eğitim sistemini çocuk işçiliğine uygun dizayn ederek döndürmektedir. Soma’da devlet ve patron işbirliğinde katledilen yüzlerce işçinin arasında 15 yaşındaki Cemal Yıldız ile sistem kendisini sürdürmektedir. Ancak bilinmelidir ki; çocukları öğüten bu sisteme karşı mücadele her alanda yükselerek sürmektedir. Eğitim Sen olarak; herkesi 12 Haziran ‘Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele Günü’nde çocukların hayallerini çalanlardan hesap sormaya, çocukların sadece çocuk olarak var olabilecekleri bir dünya mücadelesine destek olmaya çağırıyoruz.

Rakamların Ardına Gizlenen Minik Bedenler
               2002 yılında ILO (Uluslararası Emek Örgütü) 12 Haziran’ı çocuk işçiliğine karşı farkındalığı arttırmak için ‘Çocuk İşçiliğine Karşı Mücadele Günü’ ilan etmiştir. Ancak; hem çocuk işçiliği hem de çocukların işçileşmesine karşı mücadelenin geçmişi çok daha uzundur. Kapitalizm ve sanayileşme çocukların uzun saatler boyunca, ağır işlerde, düşük ücretli çalıştırılması ile kurulmuştur. Bu yüzden, yoksulların sisteme karşı mücadelesindeki ilk taleplerinden biri zorunlu temel eğitimdir. İngiltere’de 1833’te diğer Avrupa ülkelerinde ise 1800’lerin sonunda zorunlu ve ücretsiz temel eğitim hakkı emekçilerin kazanımıdır. Bugün neredeyse tüm dünya ülkelerinde temel eğitimin ücretsiz olarak sunulması çocuk işçiliğine karşı mücadele eden yoksullar sayesindedir.
                 Ancak; sürekli kamçılanan yüksek kâr isteği çocuklara kendi bedenlerinden ağır elbiseler giydirmektedir. Çocuklara ırklarına, renklerine, dillerine ya da dine göre muamele edilmekte; işçilik gömleğini taşımaları beklenmektedir. Çocuklar arasında yapılan tüm ayrımlar hem sanayi hem de devlet zihniyeti tarafından üretilmektedir. Bu yüzden çocukların ordu ve polis eliyle katledilmesi, erkek egemenliğinin yansıması olarak istismar edilmesi ve ucuz emek gücü olarak değerlendirilip işçileştirilmesi içinde bulunduğumuz düzenin beklenen sonuçlarıdır. Ancak o düzeni değiştirecek güç 150 yıl önce olduğu gibi yoksulların elindedir. 
                   Dünyada yaşayan çocukların %13.6’sı işçidir. Tüm dünyada gerek uluslararası anlaşmalar gerekse kamusal eğitim hizmetinin yaygınlaşması ile bu oran azalma eğilimindeyken Türkiye’de son yıllarda yükselişe geçmiştir. DİSK-AR’ın yayımladığı rapora göre toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999 yılında %41 iken 2012 yılında %56’ya çıkmıştır. Yani Türkiye’de çocukların yarısından fazlası; ev içlerinde hasta, çocuk, yaşlı bakımı, temizlik ve yemek gibi işlerde, ev dışında ücretsiz aile işçisi olarak tarımda, düşük ücretli olarak sanayide çalıştırılmaktadır.  

Çocuk İşçiliğine Karşı Mücadele Çok Yönlü Olmalı
           Çocuk işçiliği ailelerin ya da çocuklarının özgür iradeleriyle yapabilecekleri bir tercih olmadığı için bu konunun tüm ekonomik, sosyal ve politik tarafları incelenmelidir. Burada sıralanan  birkaç talep meselenin önemini gözler önüne serecektir : 
Her altı aileden biri yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Geçinmek için çocukların çalışmasına bağımlılığı ortadan kaldırmak için asgari ücret yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
Okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması sonucunda binlerce çocuk ev içlerinde çalışmak zorunda kalmaktadır. Okul öncesi eğitim zorunlu, ücretsiz, nitelikli olmalıdır.
4+4+4 modeli ile binlerce çocuk kademeler arası geçişlerde okulların dışında kalmakta, çocuk işçiliği devlet eliyle desteklenmektedir. Bir an önce 4+4+4 eğitim modeli kaldırılmalı, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli ve kesintisiz eğitim sistemi hayata geçirilmelidir.
Çocuk işçiliği anayasada yasak olmasına rağmen Çalışma Bakanlığı ve ilgili bakanlıklar denetim yapmamakta kayıt dışı sektörlerde çalışan çocuk sayısı artmaktadır. Çocuk işçiliğine karşı mücadele için etkin şekilde denetimler yapılmalıdır.
Erkek egemen toplumda kadınların emeği değersizleşmektedir. Kadınların esnek, güvencesiz ve düşük ücretli istihdam edilmesi için yasal düzenlemeler hayata geçirilmekte bu da ev içinde çocuk emeği kullanımını arttırmaktadır. Hazırlanan ‘Kadın İstihdam Paketi’ bir an önce kaldırılmalıdır.
Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan çocuklar özellikle sömürüye açık hale gelmekte, eğitimleri aksamaktadır. Bu konuda gerekli adımlar atılmalı mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan aileler ile ilgili düzenlemeler çocuk ve insan haklarını gözeterek yapılmalıdır.Haber Merkezi

Editör: Haber Merkezi