“1921 yılında Ağustos ayında cephane taşıyan Rüsumat No:4 gemisi Kaptanı Yüzbaşı Mahmut Gökbora’nın komutanlığında Ordu’ya geliyor. Gemi cephane yüklü, batı cephesine silah taşıyor. Ordu sahiline geldiği zaman liman dairesine gidiliyor ve bir istihbarat alınıyor. İki tane Yunan savaş gemisi  Karadeniz’de batı bölgesinden doğuya doğru hareket etmişler. Rüsumat No:4’ün savaş gemisi özelliği olmadığı için onlara kafa tutacak onlarla savaş yapacak bir kapasitesi yok. Bunlar gece hareket ediyorlar kaçak göçek silah taşıyorlar. Ordu’ya geldiklerinde 3 gün bu gemi burada bekliyor. Yunan savaş gemilerinin pozisyonlarını öğrenmek amacıyla ve telgraflarla Yunan savaş gemilerinin bu tarafa doğru hareket ettiği bilgisi geldiği için. Rüsumat No:4 gemisi buraya geldiği zaman Yunan savaş gemilerinin yaklaştığı istihbaratı alınınca geminin içerisindeki askeri mühimmatın kurtarılması gerekir. Bu geminin teslim ve mühimmatın özellikle teslim edilmemesi gerekiyor. Bunun üzerine Ordu askeriyesi ve bu geminin personeli beraber çalışarak cephane karaya çıkartılıyor ve bugünkü eski Ordu Valiliği askeriyenin olduğu Altınordu Kaymakamlığının olduğu yere bu malzemeler buradan gemiden götürülüyor. İnsanların sırtında. Tabi o zaman bu malzemenin çıkartılması için bir iskelemizde yok, kayıklar yan yana diziliyor üzerine kalaslarla yapay bir iskele inşa ediliyor ve o iskelenin üzerinde kahraman Ordulular ve bu geminin mürettebatı birlikte bu geminin malzemesini taşıyorlar. Güvence altına alıyorlar. Daha sonra bekleme devam ediyor.

Savaş hilesine başvuruluyor

Yunan savaş gemilerinin bu bölgeye gelişi haber alındığı için gergin bekleyiş devam ediyor ve artık Yunan savaş gemileri Vona’dan (Perşembe) hareket ettikleri bu bölgeye doğru geldikleri haber alınınca da bir savaş hilesine başvuruluyor.

Asıl hikaye bu: Savaş hilesi şu çünkü Genelkurmay Başkanlığı diyor ki

  1. Bu gemilerden birkaç tane var, cephaneyi düşmana teslim etmeyeceksiniz.
  2. Gemiyi de düşmana teslim etmeyeceksiniz.

Gerekirse bu gemileri batıracaksınız.

Tabi önce bir savaş hilesine başvuruluyor. Ne yapılıyor? Bu geminin altında valfler var. Valfler açılıyor. Geminin su alması sağlanıyor ve gemi suya iyice batıyor. Daha sonra geminin üzerinde bir yangın tertibatı alınıyor. Gaz yağı dökülüyor, işte fişekler falan geminin üzerine bırakılıyor. Düşman savaş gemileri Keçiköyü’nü aştıktan sonra bir yangın çıkartılıyor gemi üzerinde. Görüyorlar ve fakat o büyük savaş gemileri kıyıya çok yaklaşamıyorlar. Onlar olayı açıktan izliyorlar. Uzaktan görünen manzara nedir? Bir kenarda su almış, karaya oturmuş, batmış bir gemi var ve üzerinde bir yangın var. Tabi onlar da bu savaş hilesini biliyorlar. Bunu kontrol etmek adına bir filikayı içinde birkaç askerle beraber denize indiriyorlar ve kıyıya doğru yaklaştırıyorlar. O sırada geminin üzerindeki mermiler, patlayıcı maddeler patlayınca geminin patlama ihtimalini düşünerek, geri gidiyorlar. Birkaç tane top mermisi atarak Trabzon istikametine doğru yollarına devam ediyorlar. Onlar uzaklaştıktan sonra hemen geminin mürettebatı ve Ordulu gençler gemiye yüzerek ulaşıyorlar. Önce geminin üzerindeki yangın söndürülüyor. Daha sonra tabi gemi ağzına kadar su dolmuş, 6 – 7 metre derinlik var ve valflerin kapatılması gerekiyor. O su berrak bir deniz suyu değil. Yağlar karışmış, motorlar yağları karışmış, kirli ve paslı bir su. Bulanık bir su. Birinin o suya dalması ve vanaları kapatması lazım. İşte orada bir genç 20 yaşında bile olmayan bir genç Ordulu Hamdi Karadeniz ben yaparım bu işi diyor ve dalıyor. Birkaç dalma boğulma tehlikesi atlatarak zor bela kapatıyor. Daha sonrasında geminin üzerindeki su taliye ediliyor. Motorları tekrar fayraplama yapılıyor fayraplama denir teknik olarak (fire up), makineler tekrar yağlanıyor. Fındık yağı ile bu yağlama yapılıyor ve Orduların da gayretleriyle Rüsumat tekrar motor çalıştırıyor ve yüzdürülüyor ama artık uzun yola gidecek bir kapasitesi yok. Tamirat görmesi lazım. Trabzon’a gönderiliyor. Trabzon’da tamirat yapılamayacağı anlaşılıyor. Devamında Batum’da tersaneye çekiliyor. 1 ay civarında orada bakımdan geçiriliyor. Bütün parçaları tekrar kontrol ediliyor. Yenilenmesi gereken yerleri tekrar yenileniyor. Neticede göreve tekrar devam ediyor.” Ordu Yorum/ Neşe Çakar Erkin

Editör: Haber Merkezi