Toplumda yalnızca çocuğa yönelik değil, kadın ve hayvan istismarı da gün geçtikçe arttığını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Zelkif Akgün, “Güçsüz olan ya da gücünü kullanamayanlara yönelik güçlünün baskı ve tahakkümü her geçen gün katlanmakta. Bu süreçte bir kısım ruhsal tablolar ve psikiyatrik vakalar etkin olabilir fakat nedenlerini sadece psikiyatrik durum ya da ruhsal bozukluklara bağlamak hiç doğru değil. Son zamanlarda artan bu tablonun nedeni maalesef ki çoğumuzun atladığı en önemli faktör ilk olarak eğitim ve ardından da ahlak anlayışımız. Bu noktada kişinin şekillenmesinde toplumsal ve çevresel etmenler daha büyük rol oynuyor. Ahlak da eğitimin bir parçası olarak gelişir. Eğitim yoksa ahlak da gelişmez. Herkesin bildiği o meşhur sözde söylendiği gibi, ‘Kontrolsüz güç güç değildir.’ Çünkü o gücü kontrol eden, eğitim ve ahlaktır. Bürokratik, siyasi, makam ya da para gücü fark etmeksizin, öyle ya da böyle gücü elinde bulunduran herkes hayasızca ve ahlaksızca, eğitim sürecinden geçmeden sahip oldukları bu gücü çok ölçüsüzce kullanıyorlar. Elbette ki çocuklarımızın başına gelen bu olaylardan hepimiz derinden etkileniyoruz ancak sadece bunun önünü tıkamaya gayret ederek kimseyi kurtarmayı başaramazsınız. Sorunun ortadan kalkabilmesi için toplumun her alanında çaba göstermek, her yönden eğiterek ve ahlak yapısını geliştirmek gerekiyor. Bu yapılanları akıl ya da ruh sağlığıyla açıklamaya çalışmak hiç doğru değil. Bu çürümüş bir cehaletin göstergesi. Asla bir cinsellikle ya da cinselliğin önündeki ahlaki engellerle alakalı bir durum değildir. Bizim toplumumuzda mevcut olan algıya göre cinsel eylemler ya da buna yönelik ifade ve sohbetler yasak, günah ya da haram. Ama hayvana tecavüz, kadına tecavüz, çocuğa cinsel taciz de haram. Cinsel suçlarla ilgili konuşacak olur isek, öncelikle insanlar cinsel eğitim almıyorlar, cinselliği bilmiyorlar. Cinselliğin tabu haline gelmesi de başlı başına bir etken olarak sayılabilir. Bizim cinsel eğitim açısından çok bilgisiz oluşumuz, cinselliği yaşamak, yönetmek ve organize etmekle ilgili ciddi olumsuz tablolar ortaya çıkarıyor.” dedi.

 

“Gereken cezalar uygulanmalı”


Hayvan ve kadın istismarı ya da mağduriyeti de başka olmak üzere cezai yaptırımların uygulanması ve adalet mekanizmasının sağlıklı işlemesinin önemine vurgu yapan Uzm. Dr. Akgün, “İşlenen suçlara doğru yaptırımlar ve cezai müeyyideler uygulanmadığı süre içerisinde özellikle öfkesini ya da şiddet eğilimlerini kontrol etmekle ilgili çaba sarf etmeyen insanlar, bunları daha rahatlıkla topluma yayabilme imkânı bulacaklardır. Ceza da aslında eğitimin bir parçasıdır. Ödül ve ceza mekanizmasıyla hem denetlemek hem de geliştirmek zorundayız. Dolayısıyla bu suçları işleyenlerin de en uygun şekilde cezalandırılması gerekiyor. Çocuk yaşta evliliklere müsaade eden bir anlayışın her geçen gün büyümesi, küçüğün istismarının önünü açarken bu olaylara da bir zemin hazırlayacaktır elbette.” diye konuştu.


İdam çözüm değil


Taciz ve tecavüz suçlarında idamın etkili bir ceza olmasına rağmen bu suçların önüne geçilmesi noktasında asla bir çözüm sağlamayacağını ifade eden Akgün, şöyle devam etti: “İdam etkili bir cezadır, fakat çözüm değildir. Sorunun çözümü, ahlaklı, eğitimli ve bilgili kişiler yetiştirmektir. İdam gibi bir cezanın getirileceği ülkede de hukukun hakikaten çok iyi işlemesi gerekmektedir. Eğer hukuk iyi işlemiyorsa, kişiyi astığınız zaman ‘pardon’ diyemezsiniz. Cezaevine atınca 10 yıl sonra ‘Pardon. Suçsuzsun, çık.’ diyebiliyorsunuz ama insan öldükten sonra onu geri getiremiyorsunuz. Hukukun çok iyi işlemediği ülkelerde idam cezası, geri dönüşü imkânsız sonuçlarla toplumda bir yara haline de gelebilir.”
Ordu Yorum/Yasemin Kuzu/özel

Editör: Haber Merkezi