Tanrıverdi açıklamasında şunları ifade etti;"Ülkemizdeki maden ocakları işçilere mezar olmaya devam ediyor. 13 Mayıs Salı günü Manisa'nın Soma ilçesinin Eynez bölgesindeki Soma Holding'e ait Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ne ait maden ocağında 16:00-24:00 vardiyasında çalışan 787 işçi trafo patlaması sebebiyle kaynaklandığı iddia edilen yangında toprağın 2 ila 6 km altında mahsur kaldılar. Sabah saatlerinde aldığımız bilgiye göre 363 kişi tahliye edilirken, 80 kişinin yaralandığı ve 201 kişinin de hayatını kaybettiği bildirilmektedir. Ancak ölü sayısının daha da artabileceği bilgisi bizleri kaygılandırmaktadır.

            Maden kazalarının %91’i önlenmesi en kolay göçükler yüzünden meydana gelirken, 2012 yılında ölümlü kazalarda 78 madenci, 2013 yılındaki ölümlü kazalarda ise 95 madenci yaşamını yitirmiştir.

29 Nisan`da üç muhalefet partisi Soma`daki maden ocaklarının araştırılması için ortak önerge vermiş, ancak söz konusu önerge AKP tarafından reddedilmiştir. AKP hükümetinin 2012`de çıkardığı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası`nın kâğıt üzerinde kaldığı, gerekli denetimlerin yapılmadığı, üstelik bu denetimleri yapması gereken hükümetin, madenlerin denetlenmesi ile ilgili önergelerini reddettiği düşünüldüğünde, Soma`da yaşanan cinayetin asıl failinin kim olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.

12 yıllık AKP iktidarı döneminde iş cinayetlerinde 12 bini aşkın işçi yaşamını yitirmiştir. Soma`da yaşanan katliam, bugüne kadar yaşanan iş cinayetlerinin en son ve en acı halkası olmuştur.

    Madenlerdeki iş cinayetleri  taşeronlaştırmanın, kar hırsının, yeterli önlemler alınmamasının ve daha da önemlisi gerektiği gibi denetim yapılmaması ve yaptırım uygulanmamasının sonucudur. İşçi sağlığı ve güvenliği konusundaki önlemlere en çok önem verilmesi gereken madencilik sektöründe tamamen kar amaçlı çalışan taşeronluk sistemi uygulandıkça yeni iş cinayetlerinin yaşanması kaçınılmaz olacak ve toplumsal adaletsizlik daha da artacaktır.

            Sağlıktaki piyasalaşma uygulamalarından kaynaklı olarak sağlık hizmetlerinin planlanmasında toplumun ihtiyaçlarını gözetmek yerine kar getirmeyen ünitelerin kapatılmasına neden olmuştur. Bir çok hastanede yanık üniteleri kapatılmıştır. Özellikle maden ocaklarının bulunduğu illerdeki hastanelerde yanık ünitelerinin olması gerekirken buralarda yanık üniteleri kapatılmıştır. Soma'daki tedbirsizlik sonucu gerçekleşen olayda yaralılara müdahale edilecek yanık ünitesi bulunmamaktadır. Bu da göz göre göre yüzlerce kişinin ölümüne davetiye çıkarmıştır.

            Kesk ‘e bağlı sendikalar olarak sivil toplum örgütleriyle beraber taşeron işçi çalıştırmanın, kamu hizmetlerini olumsuz etkilemesinin yanı sıra ölüm anlamına geldiğini yıllardır taşeronlaştırmaya karşı yürüttüğümüz mücadele ile ifade ederken artık bu sorunun hepimizin ortak sorunu olduğu bilinciyle hareket etme zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

            1 Mayıs’ta hakları için, gelecekleri için, eşit, özgür, demokratik bir ülke için sokağa çıkan işçilere emekçilere panzerlerle, tomalarla ve on binlerce polis ile saldıran AKP iktidarı, bugün Soma’da yaşanan cinayetleri ise “kader” gibi yutturmaca söylemler kullanarak parası olanın yaşama hakkı olduğunu her fırsatta yoksul emekçi halka hatırlatmaktadır. Soma'da yaşanan trafo patlamasını kaza olarak değerlendirmek mümkün olmadığı gibi kader olarak ifade etmek sorumluluktan kaçmak anlamına gelmektedir.
           
Bugün Soma maden ocağında yaşamını yitiren işçilere, tüm işçi ve emekçilerin borcu vardır.  Soma'da yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, ailelerine, yakınlarına, arkadaşlarına ve tüm işçilere başsağlığı diliyoruz. Aynı zamanda ağır ve tehlikeli işler kapsamında değerlendirilen madencilik sektöründe ve tüm alanlardaki taşeronlaştırmaya son verilmesi ve gerekli önlemler alınması, denetimler yapılması için siyasi iktidarı göreve çağırıyoruz."Haber Merkezi                                             
Editör: Haber Merkezi