Piraziz doğumlu olan fakat çocukluğunun Ordu Fidangör’de geçtiğini söyleyen Aydın; “Gazi İlkokulu, Fatih Lisesi’nde okudum. Bu kentin denizinde, kültüründe, siyasetinde, denizinde, Boztepe’sinde, Pazar sabahları fırında yağlı sırasında özetle her yerinde var olduk. Her şeyiyle sevdiğim bir kent ama yaşam bizi Ankara’ya savurdu.” Diye konuştu.

Yazar Aydın, şöyle devam etti: “Bizler 68 Kuşağından etkilenmiş 78 Kuşağıyız. Dünyayı sorgulayan, daha lise yıllarında söyleyecek şeyleri olan, sadece sorunlara işaret eden değil, çözümün de parçası olmak isteyen bir kuşağız. Bu yüzden bizim de söyleyecek cümlelerimiz hep olmuştur.

Kitaplara gelince, dedim ya Pirazizliyim. Piraziz’in eski adı Abdal. Bir de bizim soyumuzun geldiği yerde Şeyh İdris var. Türbesi var, tekkesi var ayrıca Şeyh İdris Vakfı var. Biliyorsunuz Osmanlı vakıflarla yönetilen bir yapıydı. 1400’lü yıllarda orası bir serhat (sınır) kenti, Trabzon Bizans’a bağlı o dönem. Buralarla ilgili çocukluktan duyduğumuz gelenekler, ritüeller ve sonradan okuduklarımız birleşince, bir araştırma sürecine girdim. Yaklaşık 7 yıl kaynakları tarayarak geçti, bu kaynakların hepsini de mümkün olduğunca edindim. Bunların dışında tarihçilerimizden, akademisyenlerimizden, mevcut kayıtlardan (mahkeme kayıtları, salnameler) çok faydalandım.

O dönem bölgeye hakim olan Hacı Emiroğlu Beyliği, bu beyliği araştırınca altından Çepniler çıkıyor. Çepniler Trabzon’un fethinde çok önemli rol oynuyorlar ve kendilerine fetih hakkı olarak bu bölgede yerler veriliyor. İsimlerinden de anlaşılıyor Şeyh Musa, Şeyh Hasan, Şeyh Mustafa, Şeyh Halil vs…

Giresun’un eski ismi Vilayet-i Çepni. Bundan çok bahsedilmiyor. Belki son zamanlarda bahsediyorlar bu da sadece Çepniliği sunni çerçevede ele aldıkları için.

Bir de Ordu var. Ordu bi-ism-i Alevi…

1455 tarihli Tahrir Defteri ise günümüze ulaşmış olup bu defterde Ordu’nun ilk ismi “Bölük-i Niyabet-i Ordu bi-ism-i Alevi” olarak kaydedilmiştir. Bu isimden de anlaşılacağı üzere bu bölgenin ilk Müslüman Türkmenleri Alevilerdir.

Bu kasaba daha sonra yok olmuş. Yavuz döneminde en sonunda kılıçtan geçirilenler var, sürgüne gidenler var. Tamamen kapatılıyor. Yıllar sonra Ordu ismi Bayramlu Kasa-bası’na Ordu ismi eklenerek  tekrar kuruluyor ve Alevilik yok sayılıyor.

Alevilik nedir o da tam olarak bilinmiyor. Terim olarak, isim olarak biliniyor ama o da negatif algı, anti propaganda ile biliniyor. Yörede gelenekleri hala devam ediyor. Örneğin Piraziz’de hala biri vefat ettiğinde “hakka yürüdü” denir hala. “Hakka yürümek” bir Alevi deyimidir. Düğünlerde yemek verilmesi falan eski Lokma hikayesinden gelir.

Yine o dönem Osmanlının nasıl yönetildiği de önemli. Tüm bunları kitapta bir noktaya getirdim, tamamıyla bir kaynak taraması oldu. Çok değerli tarihçilerimiz var ama bu Alevilik meselesi biraz yüzeysel geçilmiş. Yörenin kimliği noktasında bunu çok önemsiyorum ben. Mezar taşlarından türbelere kadar hepsi bir günde yok edildi. Tekkede kimi kaynaklar vardı Alevilikle ilgili, hepsi yok edildi. Bunları da derleyip toparlamak için yazıldı bu kitap.” Ordu Yorum/Nilüfer Altaş

Editör: Haber Merkezi