Herkese merhaba...

Benden size zarar gelmez!

Neden böyle dedim? Çünkü gerçekten benden size zarar gelmez. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere ve diğer varlıklara kendime olduğu kadar saygım var. Ne demek bu şimdi? Beni bir yaratıcı yarattı. Ve onları da sizi de... Sadece bundan ötürü birbirimize saygımız olmalı diye düşünüyorum.

 

Biz insanların beklentileri çok yüksek. Daima birilerinden bir şeyler bekliyor, karşılıksız bir davranışta bulunmuyor ve istediğimizi alamayınca hırçınlaşıyoruz. Oysa beklenti içerisinde olmadan yaşayınca hayat o kadar güzel ki! İlla ki bir şeyler yapmak zorunda değilsin. Yapacaksan da beklenti içerisine girmeden yap ve boşluğa bırak. Sana artısı mutlaka oluyor. Denedim ve tecrübe ile sabit.

 

Bu anlattıklarım pollyannacılık değil tabi ki, pozitif enerji. Ruhumuz için kendimizin farkında olup, onun isteklerine kulak vermek sadece. Ve bu o kadar da zor değil. Ben de aman çok zor bu, bir gün yapsam ertesi gün bırakırım derdim. Lakin hiç öyle olmadı. Kabuğun kırılmasından sonra gerisi çocuk oyuncağı gibi inanın. Ve şu an bunları yazarken aklıma geldi: “salağa yatmak” değil bahsettiğim. Mesafe koymak! Kendinle başkaları arasına. Kendine de sımsıkı sarılmak...

 

Örneğin bir arkadaşınızı sık sık arıyorsunuz, hâl hatır soruyor ve evinize davet ediyorsunuz. Daima bir mazeret yahut geliyor. Bazen de aradığınızda açmıyor, geri dönmüyor. Görmeme ihtimali yok. Çünkü artık kolumuzdaki saatlere varana kadar her şeyimiz akıllı dakikasında haberdar oluyoruz; arayan ve mesaj atanlardan. Ve sizi canı istediğinde arayıp, sizi kullanmak istediğinde arıyorsa sallayın gitsin. Bu gerçek arkadaşlık değildir. Mesafe burada o kadar önemli ki! Ve biz “hayır” demeyi bilemeyen milletiz. Oysa “hayır” denildiğinde dünyanın sonu gelmiyor, yer yerinden oynamıyor.

 

Bir başka örnek verecek olursam eğer; evden satış tekniği ile ürün satıyorsunuz ve para kazanıyorsunuz diyelim. Bu tarz işlerde üye yapmak önemli olaydır. Ama sizin en yakınınız ve akrabalık bağınız bulunan biri sizden değil de başkasından üye oluyor. İlla ki zorunuza gider. Sizin kazanmanızı istemediğini açıkça belirtmiş olur.

 

Bir örnek daha verip konuyu toparlamak istiyorum. Artık her şey online oldu. Alışverişler, eğitimler, okullar derken kitaplar bile telefon ve tabletlerden okunabiliyor. Bir kişiden aldığı kitabı bende okuyayım diyerek istediniz diyelim. Ve size “şifresini kırmaya çalışıyoruz, önce sana veririm ben sonra okurum” diye diye mazeretlerle karşımıza çıkacağınıza “veremem” ya da “aldığım sitenin linkini vereyim” deyince anlayışsız olacak kimse yoktur.

 

Sonuca gelecek olursak, insanlar sizi daima kullanmaya çalışacaklardır. Ya da karşınızda olmadıkları biri gibi görünmeye, üstünlük kurmaya çalışacaklardır. En güzeli de her şeyin farkında olup kenardan izlemek. Çok zevkli gerçekten.

 

Olduğunuz biri olabilmek ve orada kalmak zor değil. Ben neysem oyum diyenleri çoğunun bu sözleri şuna çıkıyor: “sen neysen ben ona göre davranıyorum”. Siz iyi niyetinizden taviz verdiyseniz, sürekli sizden taviz istenecektir. Başarılı olduysanız, destek yerine köstek göreceksinizdir. Sizle aynı davranışlar sergileniyorsa da bırakın, açtığınız izler yerini bulmuş demektir. Bundan bir yıl önce bir söz yazmıştım: “sen çığır açtığını bil, onlar senin ezdiğin yapraklara baksınlar.” siz kendinizi bilin sadece. Görülecek hesabınız kendinizle olsun. O hesap da ben niye böyleyim diyerek değil, daha nasıl faydalı olabilirim diye olsun.

 

Bu günlerdeki özlü sözüm ile size yazdığım bu mektubumu bitiriyorum. Kendinize çok iyi bakın. Sizden bir tane daha yok. Kimse için üzülmeye ve kırılmaya değmez. Gücünüzün farkına varın.

“-Hançeri bir başkasına tutarken değil de sırtından çıkarırken güçlenirmiş insan.”