Zamanın en büyük alimlerinden biri herkes tarafından sevilir ve sayılırdı. Sık sık tertip ettiği sohbet toplantıları çok samimi bir hava içinde geçerdi. Her sohbeti ayrı bir güzellikte olur dinleyenleri coşturur. Bir yaz günüydü hava oldukça sıcaktı Ali efendinin evinin arka kısmındaki bahçede ateş gülleri arsında sohbete oturulmuştu. Bir ara söz canlı cinslere gelip dayandı. Hocanın, yakın arkadaşlarından biri ile aralarında şöyle bi diyalog geçti: “Hoca, en çok hangi kuşları seversin?” “ben sadece kuşları değil tüm hayvanları fazlasıyla severim” insanlarla alakalı ne düşünüyorsunuz” “insanları çok severim; ama hepsini değil. Hayvanların hepsi sevilmeye laik oldukları halde, insanların hepsi sevilmeye laik değildir. Bazı insanlar davranışlarıyla hayvanlardan daha aşağıya düşerler “sizce insan hayvanlardan üstün yoksa hayvan mı insanlardan üstün” “insanlar hayvanlardan üstün yaratık olmalarına rağmen hayvanların insanlardan üstün tarafı vardır. Mesela onların içinde hiçbir müşrik münkir, hiçbir yalancı – dolandırıcı ve sahtekar yoktur!”