Elinin baş parmağı, diğer parmak uçlarına dokunabilen yegane canlı insandır. Bu yetenek, insanın alet kullanmasına ve akıl üretmesine olanak tanıyor. İnsan parmakları ile kalp ameliyatı yapıyor, silahın tetiğini çekiyor. Ancak bir sorun var. Akıl ile eylem gücü arasındaki denge bozulursa, felaket başlıyor. Akılsız doktor hastayı öldürüyor. Eğitimsiz pilot uçağı düşürüyor. Cahil politikacı, milyonlarca insanın sefaletine neden oluyor.

Eylem gücü ile insan diğer canlılara üstünlük sağladı. Dünyanın egemeni oldu. Ancak, kendi aralarında bu egemenliği paylaşacak aklı üretemedi. Akıl ile eylem arasındaki dengesizlik devam ediyor.

Doğa insana, eylem özgürlüğü vermesine karşılık, ekonomik alanda bu özgürlüğü sınırlamıştır. İnsan, ekonomik özgürlük alanını sürekli artırma peşinde koşuyor. Bu yarış, medeniyetin ilerlemesini kolaylaştırıyor. Kazan-kazan siyaseti sayesinde herkes kazanıyorsa sorun yok. Ancak, ekonomik egemenlik alanındaki artış, başkasının ekonomik egemenlik alanıda azalışa neden oluyor ise sorun derinleşiyor.

Sermaye birikim yasası yüzünden, insanoğlu bu sorunu çözecek akıl üretemedi. Zira, sermaye artışı, başkasının tasarruf ve emeğinin gaspıyla hız kazanıyor. Sorunu çözme gayretler yok değil. Fakat başarısız.

İkinci dünya savaşından sonra, Birleşmiş Milletler Şartı ile ''uluslararası hukuk yaratma girişimleri'' hüsranla sonuçlandı. Zira, Birleşmiş Milletlerin 5 daimi üyesine ''veto hakkı'' tanındı. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler kararlarını veto ediyor ve uluslararası hukukun işlemesi önleniyor.

Uluslararası akıl kurma girişimleri sonuç vermedi. Akıl ile eylem arasındaki dengesizlik, dünyadaki tüm sorunların kaynağını oluşturuyor. Sorunlarını çözemediği taktirde insanoğlu mutlak sona doğru hızla koşuyor. Zira, eylem gücüne sahip insanın tek bir düşmeye basması, medeniyetin sonlanmasına yetiyor.