Unuttuk değil mi?

Daha bir ay olmadan hem de... Yangınları, ağaçları, seli, evsiz kalanları, işsiz aşsız ekmeksiz kalanları. Çünkü sosyal medyada paylaşarak görevimizi tamamladık değil mi?

 

Her şeyi çok basit ve sıradan yaşıyoruz. Oysa ben bu dünyaya hepimizin bir görevi olarak geldiğimizi düşünüyorum. Bir cana bir ruha dokunmak, bir fayda sağlamak, bir iyilik yapmak zor değil.

 

Bu yaşıma kadar karşılaştığım çoğu insanı kendim gibi gördüm ve arkadaşlarım bana daima şunu söyledi: “çok safsın”. Ben aslında saf olmayı seçtim. Kendim gibi gördüm ve kendim gibi görmeye de devam edeceğim. Bana zarar verdiğini ve zarar verebileceğini düşünenler aslında kendine zarar veriyorlar ve verecekler. Bu dünyanın kapıları daima iyiliğe açık. Net gördüm.

 

Bundan sonra da bu gazete aracılığı ile beni okuyan ve takip eden kişilere dokunmak niyetiyle çabalıyorum. Bazı haftalar kalem oynatamayacak kadar kendimi miskin ve tembel hissediyorum. Sonra kendime diyorum ki: “seni bekleyenler var ve onları yarı yolda bırakamazsın”. Bir gazla kendime geliyorum ve aydınlanıyorum o an.

 

İlk giriş cümlelerimde demiştim ya unuttuk diye. Bu haftaki görevim unutturmamak. Rantları, otelleri, evleri, kaybedilen canları... Unutmamalıyız ki benim başıma gelmez diye bir şey yok. Her an her şey olabilir. Sabaha çıkacağımızın garantisi yok demiş atalarımız. Ne de güzel söylemiş. Bizim atalarımızın da her duruma göre bir sözü var.

 

Ayşe Tolga diyor ki: İyilik Sende.

İyilik bizde ve içimizde. Kin, haset ve nefretle olacak iş değil bunlar. Can-ı gönülden istemekle elde ediliyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyecek durumda değiliz artık. Yaşadığımız bir toprak var. Başka yok. Onunda verimi git gide azalıyor. Çocuklarımıza nasıl bir gelecek inşa ediyoruz. Sadece para birikimi yeterli gelmeyecek. Yeşili olmayan, gıdası tükenen bir dünyada paran olsa ne olacak. Gözüne bakıp mutlu mu olacaksın sanki?

 

Yaşam için, nefes alabilmek için yeşile, doğaya, toprağa ihtiyacımız var. Bunlar olduğunda da özümüzdeki iyilik ile hakkıyla yaşamış olacağız. Ben hala umutluyum. Ne kadar unutsak da, kulağımızın üzerine yatsak da, bazen umursamasak da umutluyum yarınlardan.

 

İyilik bizde olsun. İçimizdeki iyiliği kaybetmeyelim. Bizi kurtaran şey özümüz olacak. Özümüze, içimize iyice bakalım ve iyiliği bulalım. Gerisi hallolur.

 

Bu hafta benden bu kadar. Sağlıkla ve hoşça kalın. İyilikle kalın.