▪️Kadın öyle bir konudur ki, onu ne kadar incelersen incele her zaman yepyenidir.TOLSTOY▪️

Bir hekim ve sağlık Yazarı olarak sadece Hastalıkları değil Hipokrat yeminimiz gereğince toplumsal yaraları ve tedavisini de yazmak boynumuzun borcu.Fazla konuyu yine dallandırıp, budaklandırmadan bu kanayan yarayı ve çözümünü naçizane yazmaya devam edelim. Ben hekimim, benim alanım  değil, beni ilgilendirmez deme hakkımız maalesef yok. Değerli gazeteci kardeşim Aziz Muhammet Ulubaş ile  Kadın Cinayetleri Önleme Platformun’un katkıları İle sayıları irdelerken, yazıyı okuyan dostları rakamlara boğmanın fazla anlamlı  olmadığını düşünerek, konunun ana hatlarını çizmeye çalıştık. Affola!

*

Türkiye’de kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmeyip, devam ediyor. Yurt genelinde sadece 6 ayda 163 kadın öldürülmüş ki, bunların içerisinde tespit edilemeyenleri burada  yazmadık. Eğer onu da bu sayıların içerisine eklemeye kalkarsak bu sayı 285’e kadar çıkıyor. Yukarıda belirttiğim gibi sizleri sayılara boğup, yazıdan bıktırmak ya da canınızı zaten sıkan birçok gelişmenin yanına bunu da eklemek istemedik. Ama dikkat ediniz öldürülenler birer insan. Bunlar birer kadın. Anne, eş, kardeş, abla, hala, teyze ve daha onlarcası.

*

Sevgili dostlarım Türkiye ne yazık ki tesadüfen değil;Planlı,programlı bir şekilde, göz göre göre,gözlerimizin önünde bu biçime getirildi. Hukuk denilen üst yapı kurumu öylesine işlevsiz, öylesine zayıf, öylesine güvenilmeyen  bir duruma getirildi. Maalesef bu duruma suda yavaş yavaş ısıtılan kurbağa misali,alışır hale geldik.

*

Evet, acı ama gerçek. Bu antidemokratik baskıcı iklim ortamında, şuursuzca yapılan atamalar, bir gecede çıkarılan sözleşmeler bizleri bu hale getirdi. Memlekette kadınlar cayır cayır öldürülürken sanki olağan gibiymiş gibi, kimsenin umurunda bile olmuyor. Sadece altı ay içerisinde öldürülen bu kadınlar, ağırlıklı olarak en yakınlarının vahşetine uğradı. Kimisi eşinin, kimisi babasının, kimisi abisinin, kimisi de oğlunun.

*

Kadınların fütursuzca öldürüldüğü bir ülkede, bizler neyi ne kadar başarabiliriz? Altı aylık dönemleri incelediğimizde kadınların boşanmak istediğinden, ayrılmak istediği için öldürüldüğünü göreceksiniz. Bunları ben demiyorum, ben yazmıyorum. Bugün inatla kapatılmak istenen lakin birçok kamu kuruluşunun yapamadığı işi yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu söylüyor.

*

Türkiye’de sadece altı ay içerisinde kadınlar en fazla güvende oldukları yerde yani evlerinde öldürüldüler. Düşünebiliyor musunuz? En güven duymaları gereken yerde, en güvende olmaları gereken kişilerin yanında, yani evlerinde hemde en yakınları tarafından öldürülüyor.

*

Öldürülen kadınlar sadece boşanmak, ayrılmak, kendi hayatına dair karar almak istediği için değil; ekonomik sebeplerden de öldürülüyor. Türkiye’deki derin ekonomik kriz bunalımlara, sorunlara neden oluyor ve o nedenler ölümlerle sonuçlanabiliyor. Türkiye’de bu kadar çok Kadın öldürüldüğünü görmek, yazmak, okumak acı verici. Acı verici olan bu durum karşısında yukarıda yazdığım hukukun işlememesi bir numaralı sebep. İstanbul Sözleşmesi’ne dair Danıştay’ın verdiği karar ortada. Çıkma konusunda maalesef kadınları değil, karar vereni  haklı buldu.

*

Peki ne yapılmalı, nasıl çözülmeli? Basit aslında. Doğru ve güvenli bir hukuk. Suçluların cezasını çekmediği bir yargı sistemi ve güçlünün hukuku değil,hukukun gücü anlayışı. Ekonomik sorunların çözümü için mücadele. Eğer bunlar sağlanırsa, bunlar oluşursa ancak o zaman paydaşları doğru dağıtabilir, doğru yönde hareket edebiliriz. Daha iyi günleri görmek dileğiyle…

Sözlerimizi Kahramanmaraş’dan Kul Ahmet’in bir türküsü İle bitirelim.Arif Sağ Hocamız derlemiş. Sağolsun, varolsun!..

,Seher Yeli Nazlı Yare

Bildir Beni Bildir Beni

Düşmüşem Elden Ayaktan

Kaldır Beni Kaldır Beni

Sevgilerimle…