Yunus Emre’nin çok güzel bir sözünde; “Mazlumun ahı indirir şâhı” geçer. Birgün tüm ezilenler gibi, Kadınların Ahı’da Mutlaka diktatörleri yerinden edecektir. Buna ben yürekten inanıyorum. Bu  er geç olacaktır. Hiç şüpheniz olmasın! Hele depremde enkaz altında inleyip,acı çeken; çocuklarını, eşlerini, annelerini ve babalarını tedbirsizlik  ve ihmalden  acı bir şekilde kaybeden kadınların ahı yeri göğü inletmiş ve inletecektir.

**

Bilindiği gibi “Dünya Kadınlar Günü”; Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 8 Mart'ta kutlanan uluslararası bir gündür. İnsan hakları kapsamında kadınların siyasi ve toplumsal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve toplumsal başarılarının kutlanması ve anılması  amaçlanmaktadır. Dünya Kadınlar Günü, daha doğrusu Dünya Emekçi Kadınlar Günü; Kadınların  evrensel hakları çerçevesinde  çok önemli  bir kavramdır. KADIN HEKİMLER KONUSUNU işlerken 3 yıl önce İzmir’de düzenlen konuyla ilgili toplantıda alınan  kararları önemsiyor ve unutulmasın diye tekrar gündeme getirmeyi yararlı görüyorum.

**

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından düzenlenen; tabip odaları, uzmanlık dernekleri, kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları iş birliğinde gerçekleştirilen VI. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi, 21-23 Şubat 2020 tarihlerinde İzmir’de yapılmıştı.

**

2008 yılından beri sağlık bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında çalışan kadın uzmanlar, kadın akademisyenler, öğrenciler ve kadın mücadelesi yürüten aktivistlerin desteği ve ortak çabasıyla gerçekleştirilen kongrelerin altıncısında “Kadın Emeği ve Sağlık” teması ele alınmıştı.

İzmir Tabip Odası ev sahipliğinde ve yaklaşık 200 katılımcının emek yoğun katkısıyla yapılan kongre programında iki konferans, yedi panel, bir film gösterimi ve “kadın emeğinin örgütlenmesi: OLANAKLAR – SINIRLILIKLAR” konulu bir forum yer almıştı. İki poster ve beş sözlü bildiri sunulmuştu.

Cinsiyete dayalı iş bölümü hekimlik pratiğinde devam ettiği özellikle vurgulanmıştı.

**

Kongrede, TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından yapılan ve Türkiye’nin farklı bölgelerinden yüzde 78’i TTB üyesi olan 1005 kadın hekimin katıldığı çalışmanın sonuçları paylaşılmıştı. Sadece 10 kadın hekimden birinin maaşını yeterli bulduğu, eşi hekim olanların yüzde 42,4’ünün gelirinin eşinden az  olduğunu ortaya koyan araştırmada, kadın hekimlerin yüzde 78’ini çocuk bakımı, ev işleri vb. görevleri nedeniyle mesleki eğitim ve toplantılara katılamadığı bildirilmişti. Her üç evli kadın hekimden birinin evlilik sonrası, yüzde 40 kadın hekimin de çocuk sonrası kariyer planlarında olumsuz anlamda değişiklik yapmak zorunda kaldığı saptandığı belirtilmişti. Kadın hekimlerin yüzde 78’i akademik ya da idari ilerleme konusunda daha büyük zorluklar yaşadığını, beşte biri iş yerinde cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldığını bildirmiştir.

Muhafazakâr politikalar cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiği özellikle vurgulanmıştır.

**

Kongrenin sonuç bildirgesinde, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin adeta “CİNS KIRIMI" seviyesinde devam ettiği, devlet tarafından alınması gereken önlemler alınmadığı gibi, cezasızlığın rutin bir uygulamaya dönüştüğü vurgulanmıştır. Kadın işsizliğinin ve kadına yönelik “Ayrımcı - Muhafazakâr” politikaların gün be gün arttığı günümüzde, kadınların emeğine yönelik saldırıların var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiğine işaret edilmiştir.

**

Küresel ölçekte uygulanan neoliberal politikaların toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünde eşitsizliği daha da arttırdığına; ekonomik ve finansal krizlerin istihdam azalması, işsizlik oranlarının artması, yoksullaşma, ekonomik büyümenin yavaşlaması, enflasyon oranlarının artırılması, maliye politikalarının sıkılaştırılması ve sosyal yardımların azalması ile sonuçlandığına yer verilen bildirgede, bu faktörlerin kadınları daha fazla etkilediğine dikkat çekilmiştir.

**

Bildirgede;

“Kadınlar olarak eşit işe eşit ücret, sürekli ve güvenceli işlerde istihdam, çocuk, hasta, yaşlı ve engelli bakımında kamusal hizmetler, sendikal özgürlük ve grevli toplusözleşme hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadınlara karşı ayrımcılığın yok edilmesini hedefleyen uluslararası tüm sözleşmelerin ve 6284 Sayılı Kanunun etkin uygulanmasını talep ediyoruz denmiştir. Ayrıca eşitlik olmadan adalet olmayacağı, özgürlük, demokrasi, laiklik ve barış talebinden vazgeçilmeyeceği vurgulanmıştır.”

**

Yukarıdaki bildirgede de değinildiği gibi her alanda kadın sömürüsü dünyada ve maalesef ülkemizde belirgin bir şekilde devam etmektedir. Özellikle kadın hekimlik alanında bu sömürüyü biz hekimler daha net görmekteyiz. Neoliberal Küresel Anamalcı sağlık politikaları kadın sağlık çalışanlarını daha da bir ezmiş, adeta çaresiz bırakmıştır. Çözüm kadının ve erkeğin eşit olduğu, her türlü cinsiyet ayırımcılığının olmadığı eşit bir sistemdedir. Hedefimiz ve önceliğimiz insandır. Tüm canlılardır. Doğadır.

•YAŞASIN KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ!

•YAŞASIN DOĞADAKİ TÜM CANLARIN ÖZGÜR VE SÖMÜRÜLMEDEN DAYANIŞMA İÇİNDE YAŞAMI!

Sevgilerimle…