Nice insanlar geldi,geçti.Niceleri nam verdi,şan verdi,kan verdi,can verdi.
Kimilerinin ismi,esamesi yok verdi,yol verdi ama birisi olan ve kendisini Kırsalın efendisi,adamı bildi .Adını babası bir kış günü Mustafa Kemal den ötürü Kemal verdi.Kemal okuyacak ,adam olacak,ailesine,babasına yararı dokunacak,ülkesinin yeniden krize düştüğünde kurtarıcı olacaktı.
Babası yetiştirdi,fakirdi,yoksuldu,garip-gurbaydı ama inançlı,imanlı,gelecek sevdalısı adam adamdı.
Kemal'i bir gün yamacına oturttu ve tek bir söz söyleyeceğim,kulağını aç,gözünü dik ve dinle dedi,Kemal babasını severdi,dinlerdi ama korkardı;Baba ;Devlet demekti.Baba direk demekti.babası her şeyiydi.Anasının yanında ot toplarken,sığır güderken,yaprak taşırken baban duymasın derdi ve ürkerdi.
Babası:"Oğlum,okulunu oku ,başar ve milletine yararlı ol "dediğinde İlkokulu yeni bitirmiş ve Parasız yatılı sınavlarına katılmıştı,sınav sonuçları eline geldiğinde;Ladik öğretmen okulunu kazanmıştı.Korkuyordu,sahipsizdi,anası kıyamam,ben oğlumdan uzak kalamam dediğinde,Babası sert çıkmış,kaşlarını karatmış ve yürüyecek benim Kemal'im demişti.Kemal yürüdü,Kemal ilerledi,kendisi gibi olan arkadaşlarından bir tim oluşturdu ve "yetiş" diyerek Ladik havzasına yerleşti.Dursun-Şeref,Fikret ve nice yoksul emekçi bir devrimci ordu kurdular.O zamanlar kim kime değildi,dum -duma bilinmez adı daima Devrime çıkardı.Türkiye sol gelenek '68 kuşağının acısını yeni dinmeye,anlaşılmaya başlanılmış,Okul artık;Köy enstitüleri-Tös-Töb-der geleneğinin içinden yeni çıkmışlar ile Devletin gizli-derin güçlerinin çirit oynadığı bir arenaya dönüşmüştü.
Kemal kabullenemedi,diğerleri de yavaşladı ama susmayacaklarını haykırdıklarından ,sezon sonunda ;haydi evlerinize ;Kış kış denildi.Kışlanmak o alandan uzaklaşmak demek olduğunu Anasından öğrenmişti.Kışlandı ve diğer arkadaşlarıyla konuşarak bir karar kılındı.Aybastı Lisesi bizim meskenimiz olmalı dediler ve kapağı oraya attılar.Kemal sayıklandı;kardeşim dediği,bildiği,kanı olan;Ünal-Cemal'in yanında yüzlerce devrimci kimlikli insan bildi ve kavgaya katıldı.
Aybastı lisesine yeniden başladığında 16 yaşlarından bir genç,gözünü karartıdan sakınmayan,inancını Babasının dediği gibi Mustafa Kemal'den alan bir ruhla sarıldı ve o günün koşullarında ,Aybastı Halk evinin daimi üyesi olan Lise-Dev-Genç saflarındaki yerini aldı.Militan olacak yetide ,bilinçte değildi ama öz ve söz ile kararlı,dirençli bir yürekti. 
Aybastı ilçe merkezinde Belediye Hamamının yanındaki tek katlı bir ahşap evi kiraladığının da ,üç arkadaştı:Ali-Şeref-Kemal ,yazılama gecelerinde Kemal ev de nöbetçi kalır,açlığı hep beraber taşırlardı.Babasının hafta da bir getirdiği harçlığını örgüte bağışlar diğer günlerde açlığını;Halk evi ya da Kuru'nun Kahvesindeki bayat ekmek ,çay ile geçiştirdiler.Kemal inanmış ve sevmişti.
Bir gün evlerini Jandarma-polis baskını yapıldığında,kirli yorgan ve boş kaplar,içi boşalmış bir gaz ocağı ve de duvarda,Ahmet Arif'den bir kaç kart postal ile ,Mahir Çayan'ın posteri,Deniz Gezmiş,CHE guvara vardı.Baskıcılar Aybastı'nın her alanında gördükleri bu resimlerden bir şey anlamadan;Babanız mı,kim bunlar diye sormadan alıp götürdüklerinde,Aybastı Jandarma Karakolunun silahla taranması olayından arandıklarını anladılar.Yaklaşık on beş -yirmi kişiydiler,Kimler yoktu ki;Ali-Zekai,Halil , Kör İhsan,Ferruh,Ferda,Muharrem ,Kemal ve diğerlerinden oluşan yüksek bir komite suçlu gösterilmişti.
Tek tek ifadeye çağrıldıklarında,Kemal ben bilmem anam bilir demiş,Ben anlamam babam anlar dediğinde tutuklanarak Efirli cezaevine postalanmıştı.Yaklaşık bir ay kaldığı cezaevi sürecini bir daha tadamadı ve o güzel yoldaşlığın ,o güzel hayalleriyle bir yaşamı yaşadı.Emek mücadelesine inşaat işciliği,düzenlemesiyle devam etti ve bir çok arkadaşına emeğini,yatağını,terini verdi,evlilik zamanın geldi denildiğinde,Durdu ve düşündü,"olur mu" dedi ve olur dediğinde Düzmahalleden çekik gözlü,iyi huylu,namus ve ahlak kokan,anne gibi dualı,avrat gibi:elma yanaklı,kiraz dudaklı dediği gibi Nazım'ın bir kız bulundu,eşim,sevdam ,aşkım dedi ve sevdi.Devrimi sevdiği gibi sevdi,arkadaşım ,yoldaşım bildiği gibi bildi ve kanıksadı ve soyum yürümeli diyerekte en güzelinden bir name düzdü:"Ben ,gidersem günün birinde,elbette gideceğiz ,kazık dikecek değiliz ya;Dünya ya dedi ve and olsun ki,Bilinsin ki,Haram lokma yemeyecek,harama çömelmeyecek,ürkek başımı hiç kimse yere eğdirmeyecek,çakır gözlü,kel-şimşir başlı Kemal diyecek" denildi ve yol verildi.Konuşkan değil di ama susduğun da ise anlam verilecek bir er kişiydi,Yurt dışında kahir çekti,yurt içinde demir bağladı,keser salladı ve ustalaştı.Usta 'm dediği kişi gibi de Mahirleşti..
Bir çok arkadaşının farklı yerlerde adları yazıldığında,bayrak olup asıldığında,şiarları dilden dile taşındığında,ben niye dedi ,niye,Ne günahım vardı da kavuşamadım,o güzel güne,o bayrama katılamadım derken ;Bir gecenin son vaktinde,Babası olarak kabullendiği,Kayın babasına bir söz etti:"Baba hakkınızı helal ediniz,artık uzun ve zahmetli bir uğraşın sonuna gidiyorum" dedi ve uzaklaştığı yolculuk sonunda Malatya yakınlarında faşist trafik cinayetine kurban gitti.Yıllar öncesi çığırdığı,andığı ve yoldaşım dediği,Metin-Nuri'nin cenazesinde attığı o güzel slogan kendisi için atıldı.
Kahrolsun faşist trafik cinayeti,
Kahrolsun faşizm.
Kahrolsun Emperyalizm
Yaşasın Halkın devrimci direnişi,
Devrimci-sol yoksul halkın yanındadır.
Arkasından yoldaşları tekrarladı ve o ;Kemal bir önder olarak vedalaştı...
UNUTULMAYACAKSIN...
DAİMA ÖZÜMÜZDE,YÜREĞİMİZDE YAŞAYACAKSIN...
IŞIKLAR İÇERİSİNDE UYU...BAŞIMIZ SAĞOLSUN...