Muhalefet ve ana muhalefet demokrasinin olmazsa olmazıdır. İktidar Neron Rejiminde bile var. Ama muhalefet veya ana muhalefet yalnız ve yalnız demokrasilerde var.Ana muhalefet demek iktidarın yaptığı ve yapmayı planladığı ana yanlışları söyleyen yazan gerektiğinde Anayasa mahkemelerine giden ve bu ana yanlışları yaptırmayan muhalefet demektir. YCHP ve Sayın genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu acaba böyle bir ana muhalefet midir? Yaptıkları muhalefete Ana muhalefet denilir mi: Bunun için sözlüğe bakmamız gerek Ana muhalefet nedir Gelin birlikte sözlüğe bakalım:
Muhalefet: 1-Bir tutuma bir görüşe bir eyleme karşı olma durumu
2-Karşık görüşte tutumda olan kimseler topluluğu
3- Demokrasilerde iktidar dışında olan parti veya partiler
Şimdi gelelim Ana ne demek: s. temel, asıl, esas
Şimdi de bu iki sözcüğü birleştirelim
Hükümetin tutumuna ve eylemine temelden esastan karşı olma durumu çıkar ki bu Ana muhalefetin ta kendisidir. Yani esas temel iktidar yanlışı ne ise Ana muhalefet o yanlışı Türk milletine anlatan ve çözüm yollarını öneren partidir. Acaba Türkiye’de bu böyle midir? Ana muhalefet iktidarın ana temel veya esas yanlışlarını dile getiren ve Türk milletine anlatan muhalefet midir?
Bu kadar çok yoğun siyasi trafik varken ana muhalefeti yazmakla biz de ana davayı atlamak ve detayla uğraşmak gibi bir konuya kendimizi kaptırmakta mıyız? Ama hayır. Bu yazıyı yazmamızın nedeni Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 21 Ocak 2016 tarihli sözcü gazetesine verdiği beyanattır.
“CHP lideri, “Bizim yeni anayasa anlayışımızın temelini özgürlükçü demokrasi oluşturuyor Güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunuyoruz. Birinci sınıf demokrasi istiyoruz” dedi
CHP, yeni anayasa komisyonu çalışmaları için yol haritasını belirledi. Ana muhalefet partisinin yeni anayasa anlayışının temelini “özgürlükçü demokrasi” oluşturuyor. Sözcü’ye konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hem yasa, hem anayasa formülünü savundu ve “Mevcut yargı bağımsızlığını engelleyen temel alt yasalar ne? O yasaları da getirin, onlarla beraber bunu da değiştirelim’’ dedi. “Güçlendirilmiş parlamenter demokratik sistemi” savunduklarını belirten Kılıçdaroğlu şu mesajları verdi:
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ: Türkiye’deki basın özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar ve yasaları da getirin, anayasaya uygun basın özgürlüğünü güvence altına alan düzenlemeleri yapalım.
DEVRİM: Hukukun üstünlüğü, kadın-erkek eşitliği, düşünceyi açıklama özgürlüğü, üniversitelerin özerkliği, toplantı ve gösteri yürüyüşleri, etnik kimlik ve inançlara saygı, bütün bunların tamamına birinci sınıf demokrasi diyoruz. Çağdaş bir demokraside olması gereken bütün kuralların olmasını arzu ediyoruz. Kuvvetler ayrılığı ilkesini hayata geçirmeliyiz.
Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a da bir mektup yazdı ve “Halkımızın daha demokratik bir Türkiye için umutla beklediği anayasa çalışmaları ile darbe hukukundan arınma sürecini, başkanlık sistemi adı altında, diktatörlüğe giden yolu açmak için kullanacak odaklara CHP’nin kesinlikle karşı duracağını bilgilerinize sunmak isterim” dedi.
Şimdi Allah için söyler misiniz? Bu memlekette açık bütçeler cirit atıyor fiyat zamları Türk milletini feryat ettiriyor, İşsizlik diz boyu. Ulusal bütünlük parçalanıyor. Ve bütün bunların sebebi 14 Mayıs 1950 de dâhili ve harici bedhahlarca uygulanan açık bütçeler ve laik eğitimden sapmalar olmasına rağmen Ana Muhalefet Partisi Başkanımız beyanatının hiç bir yerinde açık bütçelerden ve laik eğitimden sapmalardan bahsetmiyor. Bu nasıl ana muhalefettir. Bu bal gibi majestelerinin muhalefetidir. Ana muhalefet doğru çizgide ise. Anayasal çizgide Atatürk’ün ve İsmet İnönü’nün çizgilerinde olur. Ve der ki: Bu günkü savaşmalarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünü ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve DENK olmasıdır.(*) Her sözde her girişimde bunları Türk milletine anlatır. Bu açıdan baktığımız zaman Türkiye’de Muhalefet veya ana muhalefet yoktur.
 
CHP Kurultayından notlar.
CHP kurultayından notlarımız var.
Birinci notumuz CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin parti meclisine seçilememiştir. Bu CHP delegelerinin hala daha Türk milletinin emrinde delegeler olduğunun güzel bir kanıtıdır. Bu ayni zamanda YCHP nin yönetiminden ve Cumhuriyetimizin gidişinden CHP delegelerinin memnuniyetsizliğinin bir işaret fişeğidir. CHP yönetimi bu sonucu böyle okuyarak DENK bütçeye, Laik eğitime ve devletçilik ilkesine dönmelidir.
Kanunsuz hukuksuz dayanaksız kurulan bir kumpas sonucu emekli edilmiş Teğmen Mehmet Ali Çelebi ise Parti Meclisine üye seçilmiştir. CHP delegeleri Türk milletinin bir kahramanına, Atatürk’ün bir subayına sahip çıkmış ona vefa gösterilmiştir. Sadece kutlanır ve alkışlanır.
Sayın Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu Parti meclisine seçilememiştir. Yorum yapmıyorum.
(*) Atatürkçülük: Genelkurmay Başkanlığı yayınları 1. Kitap1982- Ankara