Konuşmayı seviyoruz. Duyduklarımızı anlatmayı, analiz yapmadan Hemen paylaşmaya bayılıyoruz.’’Dedikodu’’ yaparız. Yani gerçekliğini araştırmadan, gözümüzle görmeden, emin olmadan, umursızca paylaşıyoruz gidiyor. Maksat konuşmak olsun. Ben yapmam diyene inanmıyorum. Az ya da çok ama hepimiz bazen laf olsun diye de konuşuyoruz. Bu huy maalesef bütün Ordulular da var. Konunun kahramanı, olayın şeklini, nereye taşıyacağımızı, ne gibi zarar vereceğimizi, üzüleceğimizi göz ardı ederek sadece konuşuyoruz çoğu zaman. Bu ahlaki ve insani değerlere sığmadığı gibi dinsel yönden bakıldığında, kitaplarda da günah olarak tanımlanan bir davranış biçimi. Bir insan hakkında olumsuz konuşmadan önce defalarca konunun doğrululuğunu araştırmak gereği, eğer gözle görüyorsak bile doğru görüp görmediğimizi kontrol etmek suretiyle o konuda konuşulması gerektiği ve konuşulurken de o kişinin bu davranışı hangi koşullar da ve ne tür mecburiyetler karşısında yapmış olabileceği düşünülerek, defalarca süzgeçten geçirilerek algılamak ve

Sonra anlatmak gerektiği öğrenilir. Ama hayatın akışı içinde biz veya karşımızdakiler, ne yazık ki bu kadar duyarlı davranmıyoruz. Konuşuyoruz gidiyor. Sonra bazen konuştuklarımız hakkında vicdan muhasebesi içine giriyoruz. Bazen de düşünmüyoruz bile. Burada da konu dönüyor dolaşıyor yine farkında olmamaya geliyor. Yaptığımız, düşündüğümüz, konuştuğumuz şeylerin Farkında olmadan yazıyorum, çiziyorum, ama üzerinde düşünerek, tartışarak, konuşmak bence en doğrusu. Gerçekten doğru olup olmadığını bilmeden yazmak ve söylemek kadar adilik olamaz. Bilhassa Atatürk’ümüz ve ailesi hakkında. Çocuklar aralarında konuşurken ‘’Benim annem senin anneni genel evde görmüş der, diğer arkadaşı da ona peki senin annenin genel evde ne işi var diye cevap verir.’’ Sevgili okuyucularım hayatta üç şeye dikkat edeceğiz. Elimize, belimize bilhassa DİLİMİZE. Böylece BAŞKALARININ Hayatları hakkın da, onların bilgileri dışında fikir yürütmek haddimizi aşmamış oluruz. Hayat sadece sahibinindir. Kendini bilmez ‘’Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret etme’’ ve Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ‘’cüretinde bulunan 0 o… Çocuğuna lanet olsun. Çünkü: dilin kemiği yok. Bu ara Siyasilerin birbirine sataşmak ve ileri geri konuşmak söz söylemek moda oldu aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık, ağıza alınmayacak sözlerden sakınmak lazım, gün ola harman ola misali Herkesin ağzından çıkan sözleri düşünmeli ve söylemelidir. Kem söz sahibine yakışır misali ağızlarından çıkan sözleri de kulakları duymalıdır.

Konuşurken bile cinsiyetçi ifadeler , ırk ayrımı ve nefret belirten sözlerden kaçınıyoruz .yazarken,

Konuşmaya kıyasla bir avantajımız var: düşünerek yazabilir ve yazdıklarımızı sonradan kontrol edebiliriz.

Yazdıklarınızı mutlaka önce kendiniz okuyun ve ön yargılardan kaçındığınıza emin olun. Konuşmaların nereye gideceğini bilmelisin yoksa kendi içeride bulusun. Her kez nereye gideceğini bilmelidir ve dikkatli olmalıdır ne olursa insanlara DİLİNDEN geliyor. Söylediklerine veya yazdıklarınıza dikkat edin gerisi beni ilgilendirmiyor.